Nefsim; gel senin ile bugün hesaplaşalım,
Sen beni her çirkefe attın mı, atmadın mı?
Yolun sonuna geldik, konuşup anlaşalım.
Bu sayacaklarımı ettin mi, etmedin mi?
Beni bulaştırmadık söyle kaldı, hangi pis?
Bırak artık yakamı, bıktım, usandım nefis.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Anlam ve anlatımı kusursuz bir çalışma okudum kıymetli kaleminizden, içtenlikle kutluyorum..
Beni bulaştırdığın her şey kötü, herşey pis
Bırak artık yakamı, bıktım, usandım nefis.
Bataklığa bastırdım, üstüne yığdım necis,
İçin için korlanıp tüttün mü, tütmedin mi?
Evet Binali Bey, şu anda hatasız 4/4 lük sağlam bir şiir olmuş. Müsadenizle sayfama taşıyorum. İlhamınız daim olsun.
Allah, cümlemizi nefsi ile hesaplaşan kullarından eylesin.
Ellerinize, yüreğinize sağlık üstad.
Selamlarımla.
Sen şahlanıp giderken ben acizim yayanım
Ruh darlanıp sıkılsa, tatsız tuzsuz yavanım
Rızaya ters düşürsen, bil kendime yabanım
İki cihan mutsuzluğa, attın mı atmadın mı?
Dünya muhabbetini, cüz-le tehir edelim
Ahretin işlerini hırsla nehir edelim
Nefs sultasını kırıp, tadı zehir edelim
Beni kendimle cehde, soktun mu sokmadın mı?
Mustafa Çalışkan Manisa
Üstadım,
şiiriniz muhtava olarak, uslup olarak insanı alıp götüren, ince ince düşündüren, kendini sorgulatan harika bir eser mahiyetinde...
Allah CC sizi nefsine hükmeden kullarından etsin...
Kalbi Muhabbetlerimle...
Dertlerime dert ekledin,
Düşmanımı dost bildin,
En olmazı gidip sevdin,
Doğruya giden yolu buldunmu bulamadınmı?
Tebrikler.Saygılar...
BAŞARILI BİR ADIM KUTLARIM ÜSTADI SELAMLAR..
ŞİİRİNİZİ BÜYÜK BİR ZAVKLE OKUDUM
DUYARLI YÜREĞİNİZİ KUTLUYORUM
harika bir hesaplaşma nefisle, yüreğinize sağlık.
tam puanımla antolojimde, saygı ve selamlarımla.
harika... kalemin daim olsun üstadım. saygılar
Sıkı bir sorgulama. Demek ki hakkından geldiniz nefsin. Ben böyle yorumladım. Şiirinizi okumak ve kaleminizin özgün hazzını duymak çok güzel. İlhamınız daim olsun diyorum.
Ancak gözüme çarpan bazı hataları da yazmak istedim affınıza sığınarak.
'Beni bulaştırmadık söyle kaldı, hangi pis?' Burada kafiye zorlaması hissi uyandı bende. 'Beni bulaştırmadık ne kaldı kötü ve pis' şeklinde olabilirdi.
yenmek ti denecekse yenmekti şeklinde yazılmalıydı.
kâse den denecekse kâseden şeklinde yazılmalıydı.
Tüm kıtaların son mısraları için söylüyor ve sadece bir örnek veriyorum.
gittinmi, gitmedinmi? yanlış yazım. gittin mi, gitmedin mi? doğru yazım. Soru ekleri ayrı yazılır.
Ben iflas ettim, ya sen...! ettinmi etmedinmi? Ünlemden sonra gelen kelime büyük harfle başlar. Kaldı ki burada ünlem değil soru işareti konulmalıydı ve sadece mısranın sonuna konulmalıydı.
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta