Ben en rahat evimdeyimdir.
Üfleyip püflerim neyleyim
Neyim benim evimdir (?)
Ah' Aristotle sen yaktın başımızı,
Pluto da bundan korktu:
İkna eden dil olmasa ah!
Güzel söylemeye gerek de yoktu...
Erken yalan söyleyen dahi çocuklar
Machiavelli doğrulayana kadar heba oldular.
Doğru soruyu sormuyor olabilir miyiz?
Soru doğru, doğru sormuyor olabilir miyiz?
Doğru ayrı, tabu sorular da doğru.
Tabii dünün yanlışı yanlı, bu gün doğru.
Dos doğruluk post-truth,
Pes doğrusu;
Foucault istedi de güç dedi,
Gandhi demlenip, bu sapkın ve gizli bir öç dedi.
Skinner, şartlanmak; aksiyonda itici güç dedi.
Nietzsche bu derin şey aslen istenç dedi.
Sen ne dedin orijinal dilinde?
Suçtur dedin, evet, hatta ve hatta suç dedin!
Kant gibi etik ahlak beyaz ve bürokratlar için mi?
Aziz Gustav Le Bon der ki:
Ailesine bakın, suratı belli,
Marcel Proust der ki:
Her an insan aynı surette mi?
Kayıt Tarihi : 7.11.2025 23:30:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Fenomenal ya da Meta "ŞEY" temellendirmesi için düşünür perspektifler; Muhtemelen en iyi öğrencileri bile onların son anlaşıldığı hallerini popüler felsefede reddederlerdi, hatta yaşıyor olsalardı ki yaşamıyorlar...



İnsana yazık!
Ne yazık ki
Koşullar
Değişen şsrtlar
Gereksinimler
Modalaşan akımlar belirlemiyor
"Soruyu" ve düşünmeyi,
Artık "ALGIYI YÖNETMEK" diye bir çıkar hegemonyası var
Şimdilerde,
Güçlü neyi isterse
"Parayı ve çıkarları dağıtan" neyi, nasıl düşüneceğimizi ve hangi soruları sormamızı isterse
Öyle!
Bu yüzden
Kimliğimiz de kayıp artık
Kim olduğumuzun veya olmak istediğimizin de bir önemi yok,
Maalesef...
Buna ne denir, ileride tarih nasıl yazar bilmiyorum fakat
"ÇUKUR" sözcüğü şimdiden öne çıkıyor,
Bence...
Tebrikler Genç Şair...
sözleriyle istikamet bulduğu,
sana attım demir
ve varsın divânında boğulsun imlâsı kalemimin,
ama sor bana neden,
neden bir turuncu gülün suretiyle gelen,
vuslat sabahının anısıyla böyle haşır neşirim…,
ah sevgili içim söyle bana;
bu kendimden habersizlik gafletinden,
beni paklasın istemezken teneşir bile,
kurulduğun keder tahtında,
bu yakınmasız halin ve
asude memnuniyetli tavrın,
hangi mukaddes kabulden gelir,
söyle…,
ve zihnimde kandiller söndüğünde,
kuytumdan bakınca insanlar,
karınca misal,
yüzümü cama yaslar izlerim onları,
hayat;
aynı filmi yüz milyon kez oynatır,
herkes kendi yükünü taşır,
sırtında aşını ve bir başınalığını kalbinde…,
pencereden bakar hislenirim,
ufacık tefecik karınca insan…,
hey hayat;
ölüyorum an be an,
ama sor bana neden,
neden;
iri tesbihler gibi akıp çenemde toplanır yaşlar,
sabah namazından dağılan cami cemaatinin
en arkasında kalmışlığım neden…,
gün ağarırken huzur esenin avlusunda,
nicedir süren muhatapsız bir yaşama,
sabır sebebinden yumuluyken çapaklı gözlerim;
umur görmüş sesinden,
nadaslı kalbime akan o kızıl ateş,
ve işlerken içime gariplere has sesin,
ah,
ne vardı hiç doğmayaydı güneş…,
TÜM YORUMLAR (2)