HERKES MENZİLİNİ BİLİYOR
Biri daha göçtü dün aramızdan,
Sıra bize doğru geliyor gardaş.
Iğıl ığıl akar kan, yaramızdan,
Kader ince ince eliyor gardaş.
Komşunla iyi ol, dostunu tanı,
Hayvandan ayırır bu fark insanı,
Son nefes, imanla vermeli canı,
Sırası her gelen ölüyor gardaş.
Nemelazım deme, sevgini dağıt,
Yakarlar arkandan acı bir ağıt,
Vasiyet yazılı bir beyaz kâğıt,
Malını mülkünü bölüyor gardaş.
“Benim” dediğin mal, olacak elin,
Kalacak eş, oğul, kızın ve gelin,
Seninle gidecek, asıl amelin,
Azrail haline gülüyor gardaş.
Herkesle iyi ol, herkesle geçin,
Her şey sana bağlı, hep senin için,
Denecek; “iyiyi, kötüyü seçin,”
Herkes menzilini biliyor gardaş.
(MART 2007)
Sezayi TuğlaKayıt Tarihi : 30.10.2012 14:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
KÂİNAT KÜÇÜLÜYOR Dünya gün geçtikçe küçülüyor. Sanki büyük patlama (Big Bang) olayından sonra hızla genişleyen kâinat, geriye dönüş yaparak adeta ilk halini alır gibi mesafeler hızla kısalıyor. Genişlemeye inat, teknolojik gelişme belki daha hızlı bir şekilde kâinatı bir büzüşmeye, bir yakınlaşmaya doğru çekiyor adeta. Daha dün, olmasını imkânsız gördüğümüz birçok şey, bugün çocukların ellerinde oyuncaklaşıyor. Detaya girmek istemiyorum, konum da bu değil zaten. Ama insanoğluna bakıyorum, tamamen bahsedilen bu ilme meydan okurcasına inadına birbirinden uzaklaşmakta. İnsanoğlu, kendini alenen her şeye, fikre, görüşe açık göstermeye çalışırken, içten içe bir “sır yumağı” olmakta yarışıyor birbirleriyle. Fitne-fücur, çekememezlik, gammazlık almış başını gidiyor. Bitişik kapı komşular birbirlerini ziyaret edip tanımazken, ahbaplarına komşuyu öyle bir anlatır ki, dinleyenler bütün gün sadece yiyip içtiklerinin ayrı gittiğini sanırlar. Sanal komşuluklar, sanal dostluklar bir bilgisayar ekranında başlar, hatta konken partilerini dahi küçük bir ekranda düzenlerler. Dışarıdan izleyen bir göz imrenir bu yakınlaşmalara. İçlerine adım attığında, her şeyi anlar ama artık çok geçtir. Ruhunun bileğini tuzağın öksesine kaptırmıştır bir kere. Her insan zeki olamayabilir. Zekâ; IQ ile ölçülür ve sabittir. Ama her insan akıllı olmak durumundadır. Aklını kullanarak dünya meydanında imtihanını başarıyla vermek (büyük oranda) kendi eli ve iradesindedir. İnsanları sanal rüyadan uyararak gerçek âleme davet etmek bir insanlık borcudur. Ne olur, komşuluklarımızı, dostluklarımızı yürek açıklığıyla yapalım. Birimizin derdi, hepimizin derdi; birimizin sevinci, hepimizin sevinci olsun. “Dertler paylaştıkça azalır, sevinçler paylaştıkça çoğalır” demişler. Katılmayan olacağını sanmıyorum. Elbette herkesin kendine göre bazı sırları, özel durumları vardır. Bunlar, insanî duygular çerçevesinde muhafaza edilmelidir mutlaka. Bunları en iyi şekilde korumak bir insanlık görevidir. Ama insan, içinde muhafaza ettiği, iç içe halkalar şeklindeki sınırları dostlarına ve diğer insanlara gereği kadar açarsa, gerçek değerini ortaya koymuş olur herhalde. İsterim ki, teknolojik gelişmeyle küçülen kâinatı, büyüyen insanlık sevgisi, bir anne şefkatiyle sarsın ve sarmalasın.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!