HER ŞİMŞEK KENDİNİ YAĞMURA BIRAKIR
Yorgun argın evine dönen Şehsuvar evine varıp ayaklarını uzatıp sevgili eşinin elinden bir bardak çay içmeyi hayal ederken kapıda eşinin şimşeklerinden yıldırım çarpmışa döner. Kendisini kapının eşiğinde yığılmış bulur. Sürüne sürüne kendisini içeri atar. Şimşek üzerine şimşek. Güç bela ayağa kalkar. Şişek üstüne şimşek… Yere yığılır kalkar…
Güç bela uyur. Şimşekleri ne duyar ne hisseder.
Sabah eşinin şimşekleri ile uyanır. Boğazından giren her lokma ümüğünden eşinin dürtüklediği oklava ile midesine oturur. Midesine oturan her lokma zehir. Aksıramıyor, öksüremiyor…
Kapıdan eşinin şişekleri ile çıkar. Her şimşek bir balyoz..
Şehsuvar’ı bir korku sarar ‘’ Ya akşam ben eve nasıl geri dönerim?’’ Derdini iş yerinde arkadaşına anlatır. Arkadaşı çevrede ün salan filozofa yönlendirir.
Filozof ki ne filozof…. Ne okuyor ne üflüyor. Ne para pul talep ediyor ne Cennet’ten arsa vaat ediyor. Her derde deva.
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.