tıpkı sağır ve dilsizler gibi sus
gecenin koyulaştığı anlarda
sessizliğin çatlaklarından sızanlara karşı
sus…
yeni cellatlar bekleyen kurbanlar gibi
güneşin doğduğu yerden
battığı yere kadar
sus ki üzerine zerre kadar gölge düşmesin
sus ki billur sularına tortular bulaşmasın
bir nöbet yeri yok mudur sözlerinin
bir hiç uğruna yüreğinde biriken öfkelere sus
duyguların çarpa çarpa köreldiği mevzilerce
yarı aç, yarı tok yapılan uzun yürüyüşlerce
sarsılmaz umutlarca
uçsuz bucaksız sızılarca
sus
ruhunda ki kimsesizliğin resmini sustur
ağıdı en dokunaklı şekilde söyleyen neyleri sustur
her şeyden habersiz
hiçbir şey bilmeden
kazansan da kaybetsen de
içinde vuruşup duranlar aşkına
uğrunda can verdiğin kutsalları sustur
susarsan derinleşir sırtında ki metruk hançer yarası
susarsan kırılır tutsak zamanların prangası
çıkıp gelir sevda tepelerinden izbe mutluluklar
sevişmen leylaca olur
asırlık ateşler yanar kalbin en ince şavkında
meryemce çilekeş sancılar çekersin
suskun karanlığın kör çukurunu vuran kurşun olur
son söz gibi yazılıp postaya atılmış mektup olur
bildiğin her ne varsa sustur
eskimiş mevsimleri
koca çınarı,
düşen yaprakları
eksiye doğru büyüyenleri
artıya doğru yürüyenleri
öylece kalanları sustur
sustukça pencerende tüllenir lacivert akşamlar
her katre gözyaşın menziline ulaşır
koynunda ölü bir sevdaya soyunuyor en mahrem gizlerin
sustukça
rüyalarında begonyalar ölür zamansız
manasını dahi kavrayamadığın mecazlar konar dudaklarına
kelimelerce gidip gelmeler cem olur zihninde
sustukça
izler birikir içinin kovuklarında
kalbin şakağına lal aksanı kurşunlar saplanır
yolunu yitirmiş bir ceylanın ürkek bakışları gibi
sesin sese, harfin harfe mesafesi kadar
yüreğinde izini fark ettiğin mevta kadar sus
bumbuz bedenin ılık bir nefesle ısınırken
damarlarında kan yürürken
nefesine nefha
suretine suret
ruhuna ruh verirken sus
haklı itirazlarından vazgeçiştir susmak
hakkından feragat etmektir
her suskunluk birkaç göz yaşı
birkaç yağmur kırığı
bir kaç harfe muttasıl
bir kaç rakama muhalif
cana can katan bir isyandır sükunun
dudağına değen söz hatırına sus
avuç içlerini kanata kanata sus
yetim sızılarını
pişmanlıklarını gün yüzüne çıkarmak için
sus
üzerine şal diye ört yalnızlığı
çaresiz kalmadığını hatırlatmak için
suskunluğunu yüreklendirmek için
aldırma demek için
sus
bedelini ödedikçe sustur itirazlarını
sözün ateşli şahapları vursun yüzüne
aleviyle yanıp kavrulsun baharların
kalbine değsin tutuşanlar
suskunlar hatırına
sus ki
lal kesilsin dilin
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 8.7.2020 18:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İlyas Kaplan](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/07/08/her-seyden-habersiz.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!