Her Şey Koronayla Başladı Rotasız Gemi

İnci Germenliler
432

ŞİİR


39

TAKİPÇİ

Her Şey Koronayla Başladı Rotasız Gemi

ROTASIZ GEMİ

Öyle bir pandomima koptu ki dünyada aniden
Oynadı yer yerinden
İnsanlar gazellerce savrulurken
Aşı savaşlarıyla dört bir yana
Yüz binler göçtü öbür dünyaya
Yüreklerimiz yana yana

Nazikçe davet edilirken
"Evde Kal, Hayat Kurtar" mayla başlayan
Uzun bir yolculuğa
Bilmiyorduk pandemi denilen
Salgınla tanışacağımızı
"Altmış beş yaş üzeri" isimli
O rotasız gemiye binerken

İnanılmaz metaforlarla yüklü bu serüvende
Gitmek isterken geleceğe
Daha ilk adımda
Tahmin dahi edemedik
Geçmişe uzanan yaşadıklarımızın
İçine düşeceğimizi yaşattıklarımızın

Maskeler gizleyince gerçek yüzleri
Uyandık birdenbire başka bir dünyaya
Koronayla birlikte başlayan bu yolculukta
Yıkandık dezenfektanla kolonyalarla
Zamana paralel biçimde gelişirken biz
Öğrendik hem etrafımızı
Hem birbirimizi
Özellikle hayatı keşfetmeyi
Dinlerken iç sesimizi
Yüzleşebilecek miyiz acep kendimizle
Keşfedip kendimizi

Yazılırken insanlığın makinelerden
Makineleşmekten salgından
Kurtarılma mücadelesinin öyküsü
Farkına vardık insan hayatının geleceğini
Endüstriyi nasıl etkilediğini
Doğayı nasıl katlettiğimizi

Korona koşup dururken mutasyondan mutasyona
Bırakır mı acep bir doz mutluluk bizim istasyona
Gürültülü şen şakrak gülüşler mi bekliyor
Sessiz tebessümlerle sabırla geçirdiğimiz
Karantinalı zor ve zorunlu günleri
Yoksa karanlık bir dünyanın
Ya da sonu belirsiz bir geleceğin
Ürküten bir resmi mi bekliyor bizi
Bilemiyoruz ne yazık ki
Umarım aramayız bu günleri.


İnci Germenliler
Kayıt Tarihi : 14.5.2020 11:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


ANILAR ANILAR YALOVA VAPURUNDA YAŞANMIŞTIR SİYAH YILAN DERİSİ ÇANTA Eşimi yitireli tam bir sene olmuştu. Ben ve bebeğim Yalova’da ailemin yanında kalıyorduk. Babam beni ve kardeşimi İstanbul’a davet etti: “ Gelin de sizi biraz gezdireyim, değişiklik olur” demişti. Sanırım yaşadığımız zor günlerden sonra benim değişik bir ortamda olmamı istiyordu. Eşimin hiç beklenmeyen bir zamanda 13 aylık evliyken ani vefatıyla hepimiz perişan olmuştuk. Kız kardeşimle birlikte İstanbul’a gittik, babam bizi karşıladı. Önce güzel bir restoranda öğle yemeği yedik. Daha sonra bize para verdi: “Siz şimdi alış verişinizi yapın, ben de işlerimi halledeyim. Akşamüzeri buluşuruz, sizi çok güzel bir yere götüreceğim” dedi ve bizden ayrıldı. Biz de kardeşimle Beyoğlu’na gittik (O yıllarda 1973 Beyoğlu çok popüler ve kaliteli kıyafetlerin olduğu yerdi). Gezdik dolaştık, alacaklarımızı aldık İNCİ Pastanesinde profiterol yedik ve babamla buluştuk. Benim için artık hiçbir şeyin eski tadı kalmamıştı. Babam bizi Boğazda yine çok güzel bir yere yemeğe götürdü. Babam üzülmesin diye neşeli görünmeye çalışıyordum ama yüreğim kan ağlıyordu. O gece İstanbul’daki evimizde kaldık, ertesi gün Yalova’ya dönmek üzere gemiye bindik. Kızımı emzirdiğim için daha fazla kalmamız mümkün değildi. Gemi adalara uğradığı için yaklaşık iki saat sonra Yalova iskelesine yanaştı. Gemi çok kalabalıktı, Bursa’ya gidecek yolcular otobüslerde yer bulma endişesiyle koşturmaya başladılar. Kardeşime acele etmememizi söyledim: “Bursa yolcuları insin, biz sonra ineriz” dedim. Ortalık tenhalaşınca biz de kalktık ve elimizdeki poşetleri, çantaları topladık. Ben poşetlerle birlikte el çantamı da tutuyordum. Pardesümü giymek için elimdekileri koltuğa bırakınca çantamın sapı düşmüş, ben poşetleri aldım ve kardeşimle birlikte gemiden indik. Tam turnikeye gelince görevli “Biletleriniz” deyince çantama baktım çanta yok. Biletler bendeydi ve kardeşimle birlikte tekrar gemiye doğru koşmaya başladık. Heyecandan ölecektim, evlenirken takılan bütün takılarım, kimliğim, param her şey içindeydi. Oturduğumuz yere geldik koltuğun üzerinde hiçbir şey yok, gemi de kimse kalmamış. Kaynar sular başımdan aşağıya döküldü. Sözde İstanbul’a eğleneyim diye gitmiştik, hepsi burnumdan geldi. Sağa sola bakınırken ilerde arkası bize dönük bir kadının, elindeki çantayı sallayıp sevinçle bağırdığını duyduk: “Abla bak, yılan derisi çanta buldum” deyip ablasına doğru giderken yanına koştuk: “O çanta benim, verir misiniz lütfen” dedim. Kadın çantayı arkasına sakladı: “Sizin olduğu nerden belli?” diye sordu. “Kimliğim, biletlerimiz içinde, dışarı çıkarmıyorlar” deyince ikna oldu ve çantamı zorla verdi. Onlar arkada kalıp yolcuların unuttuklarını topluyorlardı sanırım. Çantamın kilidi çok değişikti, açmasını becerip takılarımı görseydi asla vermezdi. Ya da bir poşetin içine koysaydı biz göremezdik. İyi ki biletler bendeymiş, kardeşimde olsa çıkıp eve gidecektik ve iş işten geçecekti. Allah bize gösterdi çok şükür ama bütün sinirlerim boşaldı. Elim, ayağım titriyor, bir türlü sakinleşemiyorum. Neyse biletleri verip turnikeden geçtik, evimiz iskeleye yakındı, yürüyerek eve geldik. Annem kızımı uyutmuş, kucağıma alamadım. Annem elinde bir zarfla yanıma geldi: “Kızım gözün aydın, beklediğin haber geldi galiba” dedi. Zarfı açtım bir yıldır bağlanamayan dul yetim maaşlarımız ve bir yıl birikmişleriyle bankaya gönderildiği yazıyordu. Artık kendimi tutamıyordum, acı, keder birikmişti ve gözyaşlarıma engel olmam mümkün değildi. Ailemi daha fazla üzmemek için onların yanında ağlamazdım. Beni ne para ne başka bir şey teselli edemezdi, kana kana yüksek sesle ağladım. Siyah yılan derisi çantamı, rahmetli eşim evlenirken ayakkabısıyla takım almıştı. İlk günkü gibi yeni duruyor,(48 yıl) hala saklıyorum. Benim için çanta, içindeki mücevherlerden daha kıymetliydi.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    Bunlar kıyamet alametleridir İnci hanım. Eğer biz aklımızı iman ile başımıza alıp amel-i salih ve takvaya yönelmezsek Kahhar-ı zül celal başımıza daha ne belaları musallat eder bilemeyiz? Yani bize acilen tövbe istiğfar düşmektedir vesselam.

    Hayırlı sınavlar.

    Cevap Yaz
  • Nebile Bakıcı
    Nebile Bakıcı

    günümüz durumunu kısaca özetleyen iç sesinizi kutlarım

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

İnci Germenliler