Ufuklardan şafak söktüğü zaman,
Her seher, her seher uyanabilsem.
Yâr zülfüne güneş düştüğü zaman,
O’nu seyretmeye dayanabilsem.
Ah bir bağışlansam kendi özrümce,
Âsûde yaşasam kalan ömrümce,
Bir Rahmet yağsa ki kendi gönlümce,
Sindire sindire sulana bilsem.
Yön yön sarılsam da dursa zamanım,
Zerrece kalmasa şirkim gümanım,
İhlas’a ulaşsa dinim,imanım,
Şeytan’ın şerrinden koruna bilsem.
Zât’ın lezzetini alsam her şen’den,
Râyihalar esse hârı gül şenden,
Yüz bin çiçek dersem gönül bahçemden,
BİR Onun rengine boyanabilsem.
İçimde erise dağlar ve taşlar,
Müjdeler getirse uçuşan kuşlar,
Ben susarım Onun sedâsı başlar,
Selâmet Nûrûna bulana bilsem.
Mecnun’u olsaydım şemsi-mâhımın,
Bedeli gelirdi âh ı-vâhımın,
Beyt’ine yüz sürüp şahlar şahının,
Pervane misâli dolana bilsem.
Yaralı; âşıklar devrân ederken,
Erenler Cânânı seyran ederken,
Cümle Âlem orda bayram ederken,
O nur ikliminde buluna bilsem.
23.01.1998
Mustafa YaralıKayıt Tarihi : 20.5.2007 18:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yunus tadındaydı, paylaştığınız için teşekkürler.
selamlar,saygılar.
TÜM YORUMLAR (3)