Her Nefes Bir Öncekinin Aynısı
Gökkuşağının bütün renklerini kaybettim. Güneş kızıl çığlıkları ile geceyi bitirirken yeni güne umutla bakamıyorum. Her yanım balçık baktığım her yer karanlık. Nereye baksam umutsuzluk, nereye gitsem hüzün. Beklenmeyi beklerken yaşananların zorluğuydu bunlar. Hayatın acımasızlığında kalan umutsuzluk merdiveni gibi. Tırmandıkça daha da dibe vuran…
Adımlarımı ne kadarda büyük atsam izlerim hep küçük kalıyor. Kısa mesafelere koşarak bile gidemiyorum… Prangalarla bağlanan adımlar gibi her büyük adım atışta bir kez daha düşüyorum… Toparlanıyorum silkeliyorum üzerimdeki umutsuzluk tozları ve tekrardan yürümeye çalışıyorum. Kısa adımlarla hedefe ne kadar ulaşılabilirse… Ömür yeter mi dersin.
Gecikmiş baharın ilk ve son gülleri gibi umutla güneşe gülümserken şafak ayazlarından korunmaya çalışıyorum, güneşin ilk ışıkları ile. Uzun gecelerde yaprağın gölgesine sakladığım umutlarımı ayazdan korurken dışarıda kalan bir dalım donuyor… Yeni gün yeni umutları hayata döndüremiyor.
Taşımaya çalıştığım hayat yükü artık omuzlarıma ağır gelmeye başladı. Bölmek istediğim hüzünleri ise alacak yok. Herkes sevgiye endeksli. Yitirilen umutlar ülkesinde yaşamaya çalışıyorum. Sevgi satıp hüzün alarak.
Yalnızlık libasları içinde içimdeki umut kırıntılarını saklıyorum. Zor zamanlarda beni avutsun diye… Zamana karşı koyamıyorum yavaş yavaş onlarda tükeniyor. Alıcı kuşların gagalarında karanlıklar ülkesinde kaybolup gidiyor….
Sarılıyorum yalnızlığımın asasına gücümü kaybetmeden yol almaya çalışıyorum… Bir umut belki takıldığım taşlardan sonra tekrar kalkarken tutunacak bir el, yürek istiyorum… Karanlıklardan çıkaracak bir ışık huzmesi, belki güneşi görmemi sağlayacak bir pencere…..
Göç zamanının kuşları gibi gidilecek hedef çok uzun… Bu hedefe ulaşmak için umut çok uzak. Çizilen kader yolunda atılacak her adım acımasız. Hasrete vurgun yemiş bir yürekle hasretin içime düşüyor. Yılların ardına bıraktığım sahipsizliğime lanet ediyorum. Doğduğum yalnızlığımdan bir türlü kurtulamıyorum.
Her nefes bir öncekinin aynısı, derin iç çekişlerime eşlik ediyor bazen. Sana ait ne varsa unutulmaya dair hepsini kaldırıyorum bir köşeye. Yıllardır ardından koştuğum senli zamanların süresini donduruyorum. Kapatıyorum bütün kapıları dışarı bir zerre sızmasın diye.
Yine de senli uzun gölgeler her zaman ardımdan geliyor.
Uzun bir zincire bağlanmış gibiyim. Uzunluğu senin sınırlarında, senin uzağına izin vermeyecek kadar. Senden uzaklaştıkça sana doğru tekrardan çekiliyorum. Yalnızlık içinde dahi senli kalabalıkları yaşıyorum. Duman altlarındaki ateşlerin acısını çekerken hayallerimin ardına saklanan gerçekleri görmeye çalışıyorum.
Birbirine eklenen zaman yavaş yavaş erirken gözden uzak, herkesten gizli, içme kapanarak çektiğim acıları kimseye belli etmeden gizli cümleler arasında saklıyorum. Yaşamım bu özlem cümleleri içinde örülerek geçiyor. İmgelerle rumuzlarla seni tarif ediyordum.
Hayatın kopmaz bağları sonsuza kadar düğümlüydü artık. Yaşamın bir tercih dramı olduğunu anladığım da ise özlemlerimi tarif edemiyordum. Sen bende sevgiyi buldum derken, ben sende acıyı tattığımın farkına varıyordum. Buna rağmen ne zaman aklıma düşsen senin özleminle sarsılırım ve seni ne çok özlediğimi anlarım.
‘’Şimdilerde yalnızlığımız mıydı pişmanlığımız, yoksa değerini bilemediğimiz birbirimizin avuçlarının içine birbirimiz için ağladığımız zamanlar mıydı pişmanlıklarımız? ’’
29.06.2012
Fatma Avcı 2Kayıt Tarihi : 30.6.2012 17:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sn: Avcı,
Bu güzel eserinizi,
Beğeniyle okudum.
Yüreğine salık
Kalemin daim olsun.
Başarının devamını diliyorum.
Dost kalemi kutlarım+10+ant
Nice güzel paylaşımlara.
Sevgi ve saygılarımla....
Bir yalnızlaşma başlar kendi kendime kendi benliğimde… İçin için sızılar başlar kalan yaşam karelerine doğru bitmeyesiye bir uyanışla… Belki de en çok canımın yandığı anların başlangıcı olan bu saatlerde için için bir hesaplaşma başlar, hatırladığım çehreye karşı…
Nereden nerelere gelmişti bu yaşam dağınıklığı, en çok hıçkırmak istediğimin ardına gizlenen, adını bile tekrarlamaktan korktuğum, zaman aşımı ile güreşen sevginin eşsiz bir seslenişiydi belki de bu hiçliğimin ardına saklanan bir yakarış… En çok canımın yandığı zamanların içinden sıyrılmak için verdiğim uğraştı aslında canımın yanmasını en çok yapan… Bir tek ismin ardına saklanan belki de bir ömürdü sevmeleri içine alan veya alacak olan… Hâlâ çaresiz çırpınışlardı suskunluğumun en çok devşirdiği anlar veya en çok bozgunda kalan anlar…
Bu çaresizliklerin içine sığdığı sevgiydi aslında yüreğimi bağlayıp uzak düşüncelere atan… Yılların ardına sığan koskoca bir yaşamımın sakıncalıklarıyla baş etmeye çalıştığım sevgi…
Acılar yılların ardına saklanınca, yavaş yavaş şiddetinin üstüne küller oluşuyor, belki de anıların tozlanmayıp ortaya çıkmasıdır unutulmazlığa ulaşması…
Acılar ve katlanmalar… Ve bunların ardına saklanan susmalar. Susmalarla gelen sahipsiz çaresizlikler… Belki de kendi kendine saklanmalar… Belki de sessizliğe, ıssızlaşmaya dönüşmüş duygular… Belki de yaşamın dar zamanlarına ulaşmış kararsızlıklardır ortaya çıkan yaşam kesiti… Tek çare susmalarda kayboluşlar…
Mustafa Yılmaz
ant+10
Karamsar düşünerek umutlardan uzaklaşmak insanı karanlık bir gırdabın içine sürükler. Böyle bir durum olsa da her zaman elimizden tutup bizi karanlıktan aydınlığa, umutsuzlukta ümitli hayata çıkaran olacaktır.
Şiirinizde karamsarlık, ümitsizlik hakim oluyorsa da ümitli olun, iyimser yaşayın görülecekki aydınlığa çıkar kişi.
Sizi içten kutlarım. Sadece kendi dıygularınıza değil de bir çoklarımızın da duygularına tecüman oldunuz..
Kaleminizle çok yaşayın...
Bir süre düşündüm! Sürükleyici, yeter ki nefesler kesilmesin! Tebrikler... 10 puan +ant.
O gün sevgide bir nefesti;
Yazık, yine sam yeli esti! ______ Arif Tatar
Fuygu dolu, hassas bir yüreğiniz ve o duyguları çok hoş imgelerle süsleyerek ifade edebilen mahir bir kaleminiz var.
Yazılarınızın her paragrafı, başlı başına bir şiir gibi.
Bu yazının içeriği ile ilgili olarak da, şunu söylemek isterim:Aevgi verip, acı aldığınız sürece, o güzel yüreğinize hiiç yakışmayan bu karamsarlık yer alacak sanırım yazılarınızda.
Önce, her nefesin, bir öncekinin aynısı olduğuna inanmaktan vaz geçin derim. Eliniz, sevdiğinizin avuçlarında dudağınız onun dudaklarına çok yakınken aldığınız bir nefes, başka nefeslerin aynısı olabilir mi sizce ?
Güzel yazınızı, usta kaleminizi ve güzel yüreğinizi yürekten kutluyorum.
Gönül dolusu sevgi ve saygımla,
Ünal Beşkese
TÜM YORUMLAR (7)