Her mürşide el verme kim,yolunu sarpa sardırır
Mürşidi kamil olanın,gayet yolu asan imiş
Niyazi Mısri
Mürşit,aslında Rab sıfatıyla kulun irşadına gelen Hak’tır.Rab; terbiye edici,yetiştirici,öğreten eğiten demektir.Allah,alemlerin Rabbidir.Kainatta yaratılmış her şey,her gölge varlık ondan alır ilmini,terbiyesini feyzini.Bu anlamda Kur’anda meleklerin şöyle münacatta bulunduğu bildirilir.”Süphan’sın senin bildirdiğinden başka bizim bir ilmimiz yoktur.”Tüm gölge varlıklar,canlılar bu sıfattan nasiplerini alırlar.Ayette şöyle gelmiştir;
”Bal arısına vah(i) y ettik…”
İşte,insanların irşadı içinde Cenab-ı Allah, peygamberler, evliyalar görevlendirmiştir.
Nübüvvet yolu,Hz.Muhammet ile sona ermiştir.Ama velayet yolu kıyamete kadar devam edecektir.Veliler,Allah’ın sevip seçtiği zatına irfan verdiği seçkin kullardır.Bunların görevi halkı Hak yola irşat etmek,onların tekamül programına istidatları doğrultusunda yardımcı olmaktır.
Fakat,her işin,her mesleğin ustaları olduğu gibi,bu mesleğinde ehil olmayan sahtekarları vardır.
Bunlara inanmak,kapılmak insanı hidayet yerine felakete,hayır yerine şerre,Hak yerine batıla,Rahman yerine şeytanın yoluna,Cennet yerine Cehenneme sürükleyebilir.Bunları iyi tanımak,bilmek,mürşid-i kamili iyi seçmek gerekir.Bu tehlikeyi ikaz etmek için Hz.Peygamber bir
gün sahabilerle otururken elindeki çöple bir takım çizgiler çizmiş,onun kendilerine önemli bir şeyler anlatmak istediğini sezen sahabiden biri sormuş;
”Ya Resulallah nedir bu çizgiler,neyi anlatıyor.”diye sorunca “Bu çizgilerin her biri Hakka giden yollardır,fakat bunların her bir yolun üstünde bir şeytan yada Cin halifesi oturmaktadır.” deyince sahabeyi kiram hazretleri merak ve endişeyle sorarlar:
”Ya Resulallah öyleyse Hakka giden yol hangisidir? diye sorarlar.Peygamber efendimiz (S.A.V.) : u kez kendisine doğru bir yol daha çizer ve şöyle buyurur;
”İşte bu yol dosdoğru Hakka götürür.”
' O yol hangisidir ya Resulallah diye tekrar sorarlar.
”Bu yol benim ve ashabıma tabii olanların yoludur,dosdoğru cennete gider.buyurmuştur.
Diğer bir hadiste;
”Ashabım gökteki yıldızlar gibidir,hangisine tabi olursanız sizi Hakka götürür.”buyurmuştur.
Bu demektir ki Hakiki mürşit,Kur’an ve hadis yolundan ayrılmayan,küçükte
olsa sizden herhangi bir ücret istemeyen,Allah’ın Kur’anda belirttiği,resulün hadislerle açıkladığı,ehli sünnet yolundan kıl kadar ayrılmayan,gördüğünüz zaman size Allah’ı hatırlatan,kalbinizin huzurunda mutmain olduğu gerçek Allah dostlarıdır.Onlar kimseyi halinden,zaaflarından dolayı kınamaz,huzurdan kovmaz.Onları,yüzlerindeki nurdan,ibadet ve taatlere adeta cennete koşar gibi önem vermelerinden,günah ve haram olan fiillerden uzak durmalarından,sohbetlerindeki manevi lezzetten tanıyabiliriz.Bir takım zahiri kerametlere aldanıp kapılmamak gerekir.Çünkü,gerçek mürşitlerin katında keramet göstermek bir kadının hayızlı,yani özürlü haline benzer.Asıl,keramet ilmikeramettir.Senin,aklına,ruhuna hitap edebiliyor mu,sorularına doğru ve Kur’an mantığına uygun cevaplar verebiliyor mu? önemli olan budur.İşte acizane yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı,
Üstad,Niyazi Mısri (K.S.) her mürşide gönül verme ki yolunu sarp yokuşa çevirir,diyor ve ekliyor; Mürşidi ehil olanın yolu gayet kolay imiş diyor.Konu; insanın sonsuz hayatını ilgilendiren oldukça önemli bir konudur.Evet,mürşitsiz bu dağlar bu uçsuz bucaksız deryalar aşılmaz. Ama,mürşit seçimini ince eleyip sık dokuyarak,mürşidin hal ve hareketlerini,konuşmalarını Kur’an ve hadis mihengine vurarak onun halis yada kalp altın olduğunu anlamak zorundayız.Gerçek mürşit,
kıl kadar da olsa şeraitten ayrılmaz.Ayrıca kalp kırmaz gönül yıkmaz,kimseyi hor görmez,kul hakkı yemez.
Ashabım gökteki yıldızlar gibidir,hangisine tabi olursanız sizi Hakka götürür.”buyurmuştur.
Bu demektir ki Hakiki mürşit,Kur’an ve hadis yolundan ayrılmayan,küçükte
olsa sizden herhangi bir ücret istemeyen,Allah’ın Kur’anda belirttiği,resulün hadislerle açıkladığı,ehli sünnet yolundan kıl kadar ayrılmayan,gördüğünüz zaman size Allah’ı hatırlatan,kalbinizin huzurunda mutmain olduğu gerçek Allah dostlarıdır.Onlar kimseyi halinden,zaaflarından dolayı kınamaz,huzurdan kovmaz.Onları,yüzlerindeki nurdan,ibadet ve taatlere adeta cennete koşar gibi önem vermelerinden,günah ve haram olan fiillerden uzak durmalarından,sohbetlerindeki manevi lezzetten tanıyabiliriz.Bir takım zahiri kerametlere aldanıp kapılmamak gerekir.Çünkü,gerçek mürşitlerin katında keramet göstermek bir kadınız hayızlı,yani özürlü haline benzer.Asıl,keramet ilmi keramettir.Senin,aklına,ruhuna hitap edebiliyor mu,sorularına doğru ve Kur’an mantığına uygun cevaplar verebiliyor mu? önemli olan budur.İşte acizane yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı,
Üstad,Niyazi Mısri (K.S.) her mürşide gönül verme ki yolunu sarp yokuşa çevirir,diyor ve ekliyor; Mürşidi ehil olanın yolu gayet kolay imiş diyor.Konu; insanın sonsuz hayatını ilgilendiren oldukça önemli bir konudur.Evet,mürşitsiz bu dağlar bu uçsuz bucaksız deryalar aşılmaz. Ama,mürşit seçimini ince eleyip sık dokuyarak,mürşidin hal hareketlerini,konuşmalarını Kur an ve hadis mihengine vurarak onun halis yada kalp altın olduğunu anlamak zorundayız.Gerçek mürşit, kıl kadar da olsa şeraitten ayrılmaz,kalp kırmaz gönül yıkmaz.
Kayıt Tarihi : 7.9.2010 22:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
MÜRŞİD-İ KAMİLİN ÖZELLİKLERİ: DENGE İNSANIDIR,HER KONUDA ÖLÇÜLÜ VE DENGELİDİR YENİLİKLERE AÇIKTIR,SÜREKLİ KENDİNİ YENİLER, İLERİ GÖRÜŞLÜDÜR,FERASET,BASİRET SAHİBİDİR AKLINI,MANTIĞINI DUYGULARINI YERİNDE VE DOĞRU OLARAK KULLANIR. İHTİYARINI İRADESİNİ HAYRA SARF EDER DAİMA İYİ NİYETLİDİR. YARATILAN HER ŞEYİ SEVER VE SAYGI DUYAR. NEFSİNİ SÜREKLİ MURAKABE EDER KULLUK BİLİNCİYLE YAŞAR, ALEME İLAHİ AŞKLA BAKAR,ONUN İÇİN CÜMLE ALEM HAKKI YANSITAN BİR AYNADIR HUZURLU,GEÇİMLİ KENDİSİYLE VE CÜMLE ALEMLE BARIŞIKTIR İYİLİKSEVER,DAİMA YARDIM SEVERDİR KADERİNE TEVEKKÜL ETMESİ ÇALIŞMA VE AZMİNİ ASLA GÖLGELEMEZ, TÜM HAYATINI YARATICININ EMRİNE GÖRE PROĞRAMLAMAYA ÇALIŞIR. REY’İ İSABETLİ GÖRÜŞLERİ YERİNDE OLSA DA İSTİŞAREYLE İŞ YAPAR. İŞ,OLUŞ VE YARATILIŞA POZİTİF KATKIDA BULUNUR TEKAMÜL YOLUNDA SAPMADAN,YALPALAMADAN YÜRÜR. KENDİSİNİ HAKKIN YOLUNDAN ALIKOYAN GÜNAHLARI,KÖTÜ DÜŞÜNCELERİ TERK EDER, HATALARINDAN DERS ÇIKARIR KAMİL, İNSAN SABIRLIDIR. MÜCAHADE,MÜCADELE RUHUNU ASLA KAYBETMEZ,DAİMA ÜMİT DOLUDUR HAYATTAN. ÜSTÜN HASLETLERE SAHİPTİR VE İYİ MİZAÇLIDIR. GÜZEL AHLAK SAHİBİDİR. BASİRET SAHİBİDİR,HAKKIN NURUYLA BAKAR VE GÖRÜR.BU YÜZDEN NAZARI KALPLERE RAHMET VE ŞİFADIR.(YENZURİ Bİ NURULLAH SIRRINA ERMİŞTİR) YÜZÜ,ÖZÜ TEMİZ VE NURLU FITRATI TEMİZDİR. ÇALIŞMAYI,HELAL RIZKI İBADET SAYAR,KİMSEYE YÜK OLMAZ ABESLE İŞTİGAL ETMEZ. HİZMET ETTİRMEZ,EDER.ZİRA HADİSTE “KAVMİN EFENDİSİ HİZMET EDENDİR.” BUYURULMUŞTUR. İYİYE,GÜZELE,DOĞRUYA DOĞRU SÜREKLİ BİR DEĞİŞİM VE GLİŞİM İÇİNDEDİR.ÇÜNKÜ,HADİSTE; BİR GÜNÜN BİR GÜNÜNE MÜSAVİ OLAN ZİYANDADIR.” BUYURULMUŞTUR. NEFSİNE HAKİMDİR,KİMSENİN MALINA CANINA,NAMUSUNA GÖZ DİKMEZ,DİKTİRMEZ. İŞLERİNDE NE ACELECİ NEDE GEVŞEKTİR,İTİDALLİDİR TEENNİ İLE HAREKET EDER. HAKKIN RENGİYLE BOYANMIŞTIR.HAKKI DOĞRUYU SÖYLEMEK ADINA ÖLÜMÜ BİLE SEVE SEVE GÖZE ALIR. İLİM HİKMETLE UĞRAŞIR,BİLGİYİ HAPSEDER AMA HERKESE AKLININ,GÖNLÜNÜN ALDIĞINCA HİTAP EDER. EMANETİ EHLİNE VERİR.NADANA SIR VERMEZ. MERHAMETTE GÜNEŞ GİBİ,TEVAZUDA TOPRAK GİBİ,AFFETME KONUSUNDA YAĞMUR GİBİDİR. AKILLARI İMANLARININ EMRİNDEDİR. NEFİSLERİ BİNİCİSİNE RAM OLMUŞ BİR KÜHEYLAN GİBİDİR. HAVF VE RECA ARASINDA YAŞARLAR(ÜMİT VE KORKU İKİ KANATTIR Kİ BUNLAR DENGEDE OLURSA SIRAT-I MÜSTAKİM RAHATÇA AŞILIR) HİÇBİR ZAMAN HAKKA İSYANKAR OLMAZ,HAYIR VE ŞERDE HER HAL-U KARDA,SÜREKLİ DUA VE MÜNACAAT HALİNDEDİRLER,DAİMA HAKKA İLTİCA EDERLER.ALLAH ADINA KİMSEYİ YARGILAMAZ,KENDİSİNİ YERE GÖĞE KOYMAZKEN BAŞKALARINI ÇEŞİTLİ CÜRÜMLERLE GAYYALARA İTMEZ.KİMSEYE CENNET VE CEHENNEM VAAD ETMEZ. ŞEFAAT İÇİN KİMSEYE KESİN SÖZ VERMEZ,VEREMEZLER.ALLAH DİLERSE İNŞAALLAH,DERLER.ZİRA,ONUN KATINDA ONUN İZNİ OLMADAN KİM ŞEFAAT EDEBİLİR.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!