Her Gece Hüzün İçerim Gözlerinden

Kaçıncı uykudadır uyuyan gönüller bilinmez
Gecenin bir vaktinde irkilerek uyanır gözlerim
Sensizliğe
Ter kan içinde kalmış beden
Bir serinlik arar beyhude
Elini uzatır
Bir tarafta Uludağ'ın soğuk bedeni
Bir tarafta koca Marmara
Sen düş bahçelerinden yemiş hasat ederken
Ben her gece hüznü içerim gözlerinden
Bir kadeh kırmızı şarabın verdiği esriklik değildir
Gördüğün halim gülüm,
Gördüğün;
Aşk badesinden doyasıya içmiş
Cehennem alevinde yanan
Bir yüreğin sarhoşluğudur.
Kaçıncı geceydi unuttum
Kaçıncı bahar onu da bilmem
Her uzattığımda kollarımı boşluğa
Havayı sardım
Nice zaman su dövdüm havanda
Bekler misin bilinmez
Sokak lambasının titrek ışığı altında beni
Belkide buradan geçecektir bir gün diye
Meçhule giden yolcu
Ellerinde bir demet kır çiçeği
Yüreğinde sevdan
Bilirim beklemezsin
Sarılmışken yastığa gecenin bir saatinde
Ne umrunda olur yar
Ne de sokak başında sabahlayan serseri
Oysa ne hayaller kurmuştur
Geleceksin diye
Sarılarak sana buz gibi havada serinlemek için
Sabah ezanında duyarsın selasını
Ne oldu kim öldü diye düşünürken
İmamın sesi
İlan etmektedir
Eksi kırk derecede dışarda yanarak ölen bedeni.......