Hendek Hikâyesi Şiiri - Dursun Yelken

Dursun Yelken
161

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Hendek Hikâyesi

Selam aziz konuklar, siz kadir bilmişsiniz;
Gönlümüze doldunuz, hoş sefa gelmişsiniz;

Bende sohbet ganidir, siyasetin dışında;
Saygı, sevgi sunarım sözlerimin başında.

Hendek’i hatırlatmak mısraların gayesi;
Hendek’in kendisidir, Hendek’in hikâyesi.

Haydi şimdi analım maziyi birer birer.
Bir Hendek hikâyesi, yazalım hep beraber.

Deryaya dalar gibi, mazilere dalalım;
Hep hasret çektiğimiz hatırayla dolalım.

Hendekli olmak başka, Hendek’te hayat başka;
Her Hendek’te yaşayan, Hendek’i bilse keşke.

Neredesin vefasız, hasret kaldım ben sana;
Seninle, senden ayrı; dokunuyor insana.

Şüphem yoktur, bilirim; sen de beni özlersin,
Hasretten kavrulmuşsun, gözyaşını gizlersin.

Arada bir giderim çocukluk dönemine;
Belli belirsiz kalır, sisler çıkar önüme.

Ama gençlik bir başka, geçmişten kırpıntılar;
Yeni yetmeyken başlar yürekte çırpıntılar.

Akranlar bir arada, gönülde taze ağrı;
Piyasalar yapılır, vakit akşama doğru.

Tahta perde içinde, yeşillikler dolusu;
Bahçelerden gelirdi hanımeli kokusu.

Tek katlı, iki katlı; birbirinden aralı,
Kireçten badanalı; ahşap evler sıralı.

Cadde-sokak kaldırım yolları arşınlardık;
Guruplar gider gelir, dostları karşılardık.

Kız, erkek mesafeli ayrı küme halinde;
Edep, haya var idi muhabbetin dilinde.

Çay kenarı bir başka, aşıklar köprüsü var;
Çağlayarak akmakta, suların sevgisi var.

Kime sorsam bilmem ki, güzellik vergiliyi;
Nerde buluruz acep vefasız sevgiliyi?

Görmek için tek çare sokaklarda dolaşmak;
Kimin haddine düşer, sevgiliyle konuşmak.

Çocuklar posta gibi, hoş vakit geçirirdi;
Aşıklar arasında haberler uçururdu.

Köyden köye gezerek, meciler dolaşırdık;
Mecilerin sonunda çörekler bölüşürdük.

Eğlenceler hiç bitmez, her yer seyran olurdu;
Şehire ihtiyaç yok, köyde bayram olurdu.

Hele hıdırellezde salıncaklar kurulur,
Gençler kızlı-erkekli sağa sola savrulur.

Neler olurdu neler, bir baksak dünümüze,
Hatıralardan çıkıp gelelim günümüze.

Büyükşehire girdik, kaybetmişim yönümü;
Mahalle sizin olsun, verin benim köyümü.

Ne köy kaldı ne mera, şehir mi oldu sanki;
Duayla arsa olur, ormanda açma belki.

Artık hanlar kalmadı, yeller esiyor yerde;
Maziden haber veren eski hamam nerede?

Hükümet Konağı’mız hatıralar doluydu;
Cumhuriyet okulu Hendek’in sembolüydü.

Sıradan okul değil, fayda vardır bilmekte;
Cümle eşraf okudu o yıkılan mektepte.

Atamı serinletmiş, hep yanından geçerdim;
Meydanda çeşmem vardı, arada su içerdim;

Çeşme orda tarihtir varılmaz mı farkına;
Bir musluk çok görüldü canım Hendek halkına.

Dünden bize seslenir, yankılanır sedası;
Mahşere dek tükenmez bende Hendek sevdası.

Ne tarihi yapılar, ortada hal’i vardı;
Artık durun, ellemen, birkaç çınarım kaldı.

Mazlumoğlu değmeyin, her dalında anı var;
Çınar Türk'ün mührüdür bambaşka bir yanı var.

Dursun Yelken
Kayıt Tarihi : 17.9.2025 13:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!