Şehri dolaştım geçen gün,
Kapılmışım şehrin gizemine,
Transta kaybolmuş aşıklar köşelerde,
Etrafta koşuşturmakta çaresiz insanlar.
Bir elimde boş bir umut, diğer elimde sigara,
Takip edip sigaramın dumanını,
Sardı etrafımı üç beş sarhoş,
Oysa yok korkacak bir şey.
Neymiş bakalım dertleri,
Hala içtiği pisliğin etkisi altında olan içlerinden biri,
Abi bana bir sigara verir misin dedi,
Yazıktır, üzmeyelim zavallıyı, verdim ona bir tane.
Yaktı bir sigara kutudaki tek kırık kibritle,
Arkadaşının yüzüne üfledi içine çektiği dumanı,
Ekmek görmüş yetimler gibi diğerleri de,
Ban da ağabicim, bana da ağabicim.
İnsanlık ölmedi ya, sevindirelim şu zavallıları,
Şu ana kadar geçinirlerdi yerdeki sigara izmaritleriyle,
Haydi, sizin için sigaranızı da ben yakayım.
Ciğerlerine çektikleri dumanı,
Üflüyorlar şehrin kirli havasına,
İçinde birkaç kırık sigara olan bir paketi de verdim onlara,
Ne kadar mutlular, bıraksam öpecekler elimi.
Uzaktan, ta uzaklardan bir siren sesi,
Kim bilir hangi zavallının hayatı için isyan ediyor,
Çıkmaz sokaktan derin bir bağırtı.
Göğsüne hançer saplanmış bir adam,
Kırmızıya boyanmış vücudu,
Hangi şerefsiz sana bu kadar asi davrandı,
Karanlığı yarıp geçen iki ışık hüzmesi gibi yalvaran gözleri,
Havaya uzanıyor eli iki saniye boyunca,
Havada ya kalır ya da kalmaz.
Sonra karanlığa doğru kayan bir çift göz,
Beyaz kelebekler uçuşuyor gözlerinin önünden,
Takip ediyor onu sonsuz karanlığa doğru,
Ruhumda yaşıyorum bütün acıları.
Biraz ileride, yıkık bir binanın önünde,
Yarı baygın bakışlı bir kadın,
Açmış çiçeklerle dolu yırtık bir mendil,
Kollarında bir bebe,
Karıştırır göğsünü umutsuzca,
Belki bir damla süt için.
Ne güzel gözler,
Akşamları yanan kömür ateşi gibi,
Atıyorum yırtık mendile,
Cebimde kalan birkaç kuruşu,
Kahretsin! Verecek başka hiçbir şeyim yok.
Anlamsız şarkılar söyleyen başka bir serseri,
Heey! Var mı bana yan bakan kimse diyor,
Kenara çekiliyor birkaç aklı başında insan,
Zavallı adam, şehrin yedi tepesini kendisinin yarattığını sanıyor.
Ne adammışım! İstanbul İstanbul olduğundan beri,
Görmemiştir böyle bir cesur adam diyor,
Yırtık paltosunun altında omuzlarını kırarak.
Bu karanlık şehrin acısı son bulsun diyordum tam da,
Yürekleri sarsan bir fren sesi,
Ardından gelen yürek parçalayıcı çığlık,
Asfaltta yayılmış bir şekilde yatıyor,
Elinde bir demet çiçek olan,
Uzun saçlı sarışın bir kız.
Oysa gördüm onu az önce köşede,
Güvercinler gibi koklaşıyordu sevgilisiyle,
Aklını başından almıştı o pis sakallı sevgili,
Ah! Bu şehir, ah! Yine aldın taze bir can.
Bunlar bir gecede gördüğüm şeyler, ya başka geceler,
Anlam veremez hiç kimse bu zifiri karanlık şehre,
Heey nifak! Yoksa sen misin bu şehri birbirine düşman eden.
Kayıt Tarihi : 30.8.2024 23:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!