Hicretin kırkıncı yılında Ramazan gelmişti,
Hazreti Ali Muaviye'ye tavır almıştı.
İbni Mülcem kendine Ali'yi tehlike gördü,
Kuttame'nin emriyle öldürmeye karar verdi.
Hazreti Ali savaşta kılıcı kaldırmıştı,
Kuttame'nin kardeş ve babasını öldürmüştü.
İbni Mülcem sabah erken Küfe de olacaktı,
Kuttame de Nehrevan'ın öcünü alacaktı.
Şebib ve Verdan Mülcem'e yardım edeceklerdi,
Aliyyul Murtaza'yı öldürüp gideceklerdi.
Gece beraberce Küfe Camisine vardılar,
Hazreti Ali'yi vurmak için tuzak kurdular.
Hazreti Ali sabah cami kapısını açtı,
Namaza durunca Şebib kılıç vurup kaçtı.
Hazreti Ali başından kılıç darbesi aldı,
Yaralandığı için secdeye düşerek kaldı.
Allah'a imanından dolayı boynu büküldü,
Hazreti Ali'nin ağzından şu sözler döküldü:
Ölüm gelip çattığında kuşan kemerini sen,
Canla buluşunca telâşa düşme mümin isen.
Ölüm mahallene kondu mu acıklanma sakın,
Sızlanma ey gönül sizler Hakka varmaya bakın.
Sonra Peygamberimizi görüp ben geldim dedi,
Andolsun Kâ’be’nin Rabbini ben Hak bildim dedi.
Şebib camiden kaçıp amca oğlunu kaldırdı,
Amcoğlu Ali'yi vuran Şebib'i öldürdü.
Ali'yi öldürüp ordan kaçıp kurtulacağım sandı,
Ordan kaçar iken Mülcemoğlu da yakalandı.
Hasan'la Hüseyin onu alıp camiye vardı,
Babalarına bunu ne yapalım diye sordu.
Yesin içsin hapiste ayağa kaldırın dedi,
Ölürsem aynı kılıçla onu öldürün dedi.
Emirül Müminin yirmi birinci gecede öldü,
Ol Hazreti Hasan ile Hüseyin yetim kaldı.
Hazreti Ali Alllah'ın katına yolcu oldu,
Bütün mümin kulların gözleri yaş ile doldu.
Ardından Ali'nin vermiş olduğu emir geldi,
Ali ölünce İbni Mülcem'in başı kesildi.
Kayıt Tarihi : 16.11.2013 09:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!