Kış yaza hasret düşmüş ağustosum üşümüş,
Gençliğin güzergahı kara kışa gömülmüş.
Goncalar boyun bükmüş yaprağa hasret iken;
Çiğ dolmuş güneşime günüm deliye dönmüş.
Panzehir tatmış bahtım zehire tiryâk iken,
Bendime ayaz vurmuş, gönle vîran götürmüş
Poyrazlar gezinirmiş ben her düşe sığarken,
Köz olan yanık gönlüm hayallere bürünmüş.
Bir on dörtlünün sesi ve bir gonca nefesi
Fısıldıyorken bana ömre hicrân yürümüş.
Gök kuşağının rengi, kaygan yıldızın sesi
Serilip üzerime kan revâna bürünmüş.
Buğulu nağmelerde saçılıyorken ahdım,
Ahulu bir kaç söze yürek aldanır olmuş.
Onbinlerce yıl sanki intizâr yakmış bahtım,
Ölümün lânet sisi ömre bin bedel olmuş.
Alıngan bir kaç nefes bağrıma nişan almış,
İnleyen cümlem ise artık mâzide kalmış.
Hazan firar eylerken prangaya vurulmuş,
Titreyen en son hece ümit kentine varmış.
Şimdi gizli ay doğmuş, şafak tana vurulmuş
Ebedi saâdete nazlı fallar okunmuş.
Ölmüşün kefeninde sanki bir çocuk doğmuş,
Zifiri zindan ise gülen doğan ay olmuş...
27.12.2005 04:05:00
Yılmaz HelimerginKayıt Tarihi : 27.12.2005 04:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

süperdi.......saygılar
http://kazimuzun.azbuz.com/index.jsp
TÜM YORUMLAR (4)