Keskindi dudaklarım
Bir o kadarda hoyrat dilim
Tanrıdan seninle ölmeyi isteyecek kadar yüzsüz
Arsızdım üstelik
Çoktandır gözaltında ellerim
Gecelerce sana yazdıklarım sorgulanıyor
bahar sın sen
dalında uyanışın çözülen iplerine tutunduğum
ileri-geri
tutunup sallandığım
ve gölgende oynaşan çocuklar gibi
ışıkların ahenginde yitirip, yitirip kendimi
Bu gri akşam üzerlerinde
Bir cenaze kalkmışsa yalnızlığımdan
Bana ne artık!
Fazladan bir kuş ötmüş
Çiçek açmış
Keman sesi duyulmuş pencerelerden! !
Ben seni diye başlamıyor bu şiir
Seni ilk gördüğün gün diye bir gün yookk! !
Bilmiyorum hangi ay
Hangi yıldı?
Hava kasvetli mi güneşli miydi
Yüreğim boş mu dolumu
sevmek;
ruhunu şeytana satmaktan geçiyordu
kıran, kırana yapılan bir pazarlığın ardından
küçücük hesapların peşinden
durup dinlenmeden koşmak
boş verip aslına
çoktandır
devrik duruyor ay gökyüzünde
şöyle bir an elimi uzatıp
sonra boş ver diyorum boş verr
nasılsa öylede karanlık tuttuğumuz yol
böylede! !
şimdi gidip;
kapısını çalmak vardı
efkarın cirit attığı bir çilingir sofrasının
misafir olmak
şeytanın aklıma girmişliğinin tamamını yüklenip
aşka gelmiş kemanın tellerinde
Ben;
Senden sonra kimsenin üzerine gözyaşlarımı dökmedim
Açtım
Soldum
Ama inan kimseye
Sana koktuğum kadar güzel kokmadım
nasıl düşüne bildin
hangi akla
tek ayakla yürüyebileceğimi
bir battaniye çekip ısınacağımı
hala dondurma seveceğimi
daha dün kolunu senin tuttuğun
sen gittin ya;
artık gökyüzü başka bir renk
güneş rast gele doğuyor
eve gitmediğim geceler
acıkmadığım oluyor mesela
ter kokup kokmadığımı bilmiyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!