Çok mu okundu romanların Victor?
Yoksa hayatın mı roman?
Hislerine dokunan
Ezberinde her daim hazır
Çok okunan şairlerin şiirleri mi?
Yoksa gözlerine ilk değen kafiyeler midir seni içine alan?
Sevdasını paylaşmaya kıyamadığından
Aşkını saklı tutan,
Görünmeyen şairlerle dolu etraf
Hisleri ile yaşadıkları aşkı bir yazsalar
Milyonlarca okunacak, bu tasvir kutupları
Neden ortaya çıkmazlar bilir misiniz?
Asırlaşmış ahşap rafların arka köşelerinde
Saman kâğıtlarına sarılı, satırlara dökülebilmiş,
Paslı çiviler gölgesinde yıllanan parlak duygular
Ah!
Kabuğunu kırıp şehir meydanında ilan edilemeyen
Parlak duygular
Neden ortaya çıkmazsınız!
Sevdalar arasına sıkıştırılmışsın
Sana “Ay gibi parlamalı” diyorken herkes
“Aşk keşfedilmeyen yıldız gibi olmalı”
düşünceni kim nerden bilecek
Aşka inancı olanlar bir daha düşünün!
Sizce kimin kalbi nasırlaşmış
Hiç aşk görmemiş görgüsüzler iyi dinleyin!
O mısralar, sahipleri ölen mısralardır
Güneş gibi gizemli
Gün yüzüne çıksalar dehlizlerden
Şairleri sefillere çevirir desem, şaşar mısınız?
Ne aşklar var, yanında mecnunların cüce kaldığı
Görelim desem sizi, kıpır kıpır satırlar
Mahremiyetinizi bozmadan
Bir günlüğüne dünyamıza doğar mısınız?
Bilmiyoruz,
Bilmediğini nasıl çizeceksin,
Aradığını bilmeyene ne diyeceksin, Abidin
Okuduklarını defterinin köşelerine yazarken
Okuyamadıklarının güzellerini nereye yazacaksın Borzecki
Gazali mi sadece hüccet,
Kartal sadece Şeyhü’l-ekber mi?
Hiç duyulmadan aşkı, secdedeyken göçüp giden,
Sokak aralarındaki zakirleri nereden bileceksin!
Yanmış gönüllerde, tarifsiz aşklar dolu,
Âşıkların yalnızca kendileri için biriktirdiği
Siz onları göremeyeceksiniz hiçbir zaman
Bir defa göz göze gelmiş taraflar, hafif yüz kızarıklığı
Sonrası uzunca bir firkat, insanı cehennemden kurtaran
Gizlilik, harpte ölmüşçesine kutsal bir şehit
Kimsenin görmediği aşktır, şehidin gözünde saklanan
Boyunlar bükülmesin diye ızdıraplardan
Dudaklardan çıkamamış sevgiler
İçe doğru olmuş, kaburgaları sarsan haykırışlar
Sonra dudaklar da toprak olup gitmiş
Siz bu aşkı nasıl işiteceksiniz!
Gizli kalan aşklar mahcubiyetin nihai noktası
Gizli kalmıştır kırılmasın diye kalpler
Neşri düşünülmeyen lirik beyitler de
Düşündürür maşuku
Saklandıkça, tepesine zarif kadınlar üşüşür, şiirlerin
Anlarlar ki kesin olmayan tuhaf bir aşk vardır satırlarda
Kendilerine bile söyleyemezler
Fakat mısraların mürekkeplerini dağıtır, latif gözyaşları
Tasvirler, portreler, dualar üst üste yığılır gönüllerde
Taraflar konuşsa yeni bir aşk doğacak korkusu
Onun için sükût kokuyordur her yer
Çek git be kadın! Her yazılanı ihanet mi sandın!
Mazeretlerinin işitildiği kitaplar vefasızdır.
Aşkın sadece bir parçası yazılır telmihlerle
Sen yine de anlarsın
Bir müddet hasıraltı edilmek zorundadır aşikâr olmadıkça aşk
Fakat unutulur diye de korkulmamalıdır haramsa bağlılıklar
Hepsini yazan Kiramen, hepsini soracak bir Münker
Hesap verilecek bir Allah vardır
İtiraf ediyorum yine de anlayamazsın
Gecenin köründe perdelerin biraz ucundan çekilmesini
beklerken ben
Bir bilsen, dört duvar arasında yalnız odamda
nelerle boğuşuyordum
Ağlayan kalbimi gözyaşına boğarken,
Setrettiğim kâbuslar, her gün dikiliyordu karşıma zebani gibi.
Sakladıklarım dökülüyordu amel defterimden
Gülüyordum.
Bir çekirge sesi kesti kahkahalarımı
Kalbini iki satırda yaz dedi bir ses
Bana kızma kalbim seninle ilgili, tek tarif cümlem,
Sevdin
Hep çok sevdin.
Onu ondan daha çok
Seni senden daha çok
Beni benden daha çok
Yaratılmışı hep çok sevdin, yaratıcıyı unutmadan
Bu mudur yoksa aşk?
Hazan gülü her yer...
Tüm aşklar hazan gülü
Ne ümitli ne de elemli
Kar gibi soğuk ve şeffaf sevgileri
Sıcacık kalbime gömüyordum eritmeden.
Ceketlerin ceplerinde
Sahipleri ölünce ölen
Paylaşmaya kıyılamadığından
Buruşturulup köşelere atılan
Nice beyitler saklı kâinat
Yine de iyi şairsin Victor
Gün yüzüne çıkabilse en hisli duygular
Onlarınki mi hayat
Yoksa senin hayatın mı roman
Bak! Bilemiyor insan.
1999
Kelkit
Kayıt Tarihi : 26.4.2023 22:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!