Doldurduğu valiz yoktu giderken ,
Bu gözleri dolduruyor .
Dolan öylece içe , dolduğu yeri Yusuf gibi bilen
Bundan payına tâbir , züleyhaliktan bu yana
Ne düşen hep Yusuf ne de her düştüğü kuyu
Ne düşene kusur nede düştüğünle huzur
Aşk , düş düğümde vukuu
Biri vardı hicazda gezen , o dönem şiyir moda hepsi de şayirdi. İmbat döndüydü karayele ve ben inandirttiydim bunları bildiğimi sana . Politik kaygilardan sığınılacak mağara ? Hira ! Tefekkür ilmi ile münasebeti olan ? Kâfir , dusunene bir tekme de benden . Açık olsundu
Bir tospağa tutunduğu toprağa yer demiyordu , aksi yer mi ? Dört bir perçem beşi de bir yerde iken muhyittinin hayyama diyeceği kelime ?
Hayattt " doğumla ölüm arası sicm !"
Şimdi birde standart metin , gözü dolanın aklına cebi dolan gelmez . Tersi de muktedir ;
Kalp bu durduğu yerde durmuyor
Durduğu yerde atmıyor
Attığın yerde de durmuyor
Attığın yerde , göğlere sığmıyoruz
Ve elbette pençesinden yorgunluk giriyor kanımıza
Hayat bu , hoyratlığını saçlarını hareketlendiren
O eşsiz rüzgarla , yüzümü dondururcasina esişinden
Her rüzgarın yaramı deşişinden biliyorum
Sen yağmur olmasan ,
Sızar mıydı hiç, yaramızdan su .
Pençenden kurtulanlar diyorum ,
Birbirine bakan aynalar gibi
Senin karşında durdukça
Büyüyor , derinlesiyorsun
Uyanilacak sabahlar orada kaldı
Neşesi ve büyülü gülüşleri
Nazik küçük tebessumleri
İki avucunun arasında
Kelebek zerafetinden zarif oldu
Olmemeliydin , Zarifoğlu !
Beni de aşağıda bir yere bıraksınlar artık
Atılacak adımlara yerden çok sen gerek bana
Öylece mutfaktan gelmiş bir bardak su gibi
Bir yerlere beraber bakma tutkusu
Muhammet Talha Çelik
Kayıt Tarihi : 6.11.2018 00:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!