Haykırış, her defasında haykırış,
Ve sana yakarış…
Ne bir isyan ne bir itiraz
Ne de bir sitem sana.
Yalnızca bir şikâyet…
Yanılmışlığımı,
Yenilmişliğimi,
Terkedilmişliğimi,
Ucuz aşkları, nedensiz bırakılışları…
Hepsini sana şikâyet, hepsini…
Harap olmuş bir dünyam var şimdi.
Ağaçlar konuşuyor, kuşlar dinliyor artık.
Saat hala dünyamın yıkıldığı vakit
Hiç bulut yok semada
Ama mavilik de yok.
Kaldırımlar bir çöl artık,
Git git bitmek bilmez,
Rüzgâr esse de üşütmez,
Gece bürüse de fark etmez,
Yürü yürüyebildiğin kadar
Dertler gibi kaldırımlar da bitmez.
Yürek boşalmak için bir kalem ister sadece.
Düşünmene gerek de kalmaz yazmak için.
Artık ellerin otomatiğe bağlanır.
O kadar dolmuşsundur ki
Sen susarsın o vakit,
Sıra ondadır artık.
Yürek haykırır, ellerin yazar,
Mürekkebin ne olursa olsun,
İster dertlerin, ister gözyaşların.
Kalemin tek tercümanın…
Hem öyle çok kelime bilmez yürek,
Belki de bilir; ama söyleyemez,
Hele argo kelimeleri hiç mi hiç…
Güzel sözler yazarsın
Ama bir el karalar onu.
Her şey kuralına göre olmalı der bir ses.
Karaladıkça karalarsın sonra.
Bir hüzünü anlatmalı çünkü bu şiir.
Bir haykırışı anlatmalı.
Bir ayrılığı, bir yanmışlığı,
Yalan da olsa onun aşkını,
Bilmesen de gidiş sebebini
Düzmece bir bahaneyi anlatmalı.
Kayıt Tarihi : 26.6.2017 03:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!