Bir çocuk sofrasından seslenişimdir bu.
Hayallerin kalemle kâğıda sığınmağa çalıştığı sayfadayım.
Bir misket bir de ıslığım hepsi bu.
Ya da Esma kızın tutturduğu türküde
Günü geçirmiş gemilerde bir tayfayım
Kim bilir bu kadar temiz bu kadar huşu.
Lotus yapraklarından biri değilsem de
Ona dokunan, dokundukça sıçrayıp düşen yağmurun safındayım
Öfkem ayağıma takılan kayaucu kadar keskindi her düşüşte
İlk savurduğum sövgüye ısırgan otu çalınmış bağrımda yandım.
Kimsenin bilmediği bir şey daha,
Uzanamadığım yıldızları bir bir saydığım her düşte
Güneşe kederlenmiş geceye uyandım.
İlla da çeşmede yüzünü saklayan kıza yandım.
Hayallere kertik atılan duvarların yıkıldığı zamandayım.
Yapabilirsin dediğimde köyümün öğretmenini bilirim.
Hani her harfine eşek yükü sopa gezdiren,
Kör kuyuda Yusuf’un aşkına göz açtıran iksiri bilirim.
Şimdi özgürlüğe bırakılmış evcil güvercinler gibidir yeni çocuklar
Özgürlüğe ödenmemiş bedellerle varan mahkûm şehirlerde
Ciğere değmemiş, en nazeninden bahtsız soluklar.
Gece İstanbul da bir İstanbul daha vardır ağıt yakan.
Körpecik ellerime devşirilmiş tüm devrimlere devrim yaptıracak bir kalem bilirim.
Bir de oku! Dediğinde Kaknüsler gibi küllerinden doğan nesil bilirim.
Ben bir hayal sofrasında Atalarımın yurdunda hala Türk
Hala Müslüman doğduğum toprağımda
Üç şey hatırlarım
Bir gün parçalanası yüreğim adını söylerken
Allah!
O’nun adına
İnsan!
Kendim adına
Hayallerim!
Kayıt Tarihi : 19.8.2009 01:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!