Gözyaşları…
Hiçbir zaman neşeleri sürükleyip götürecek bir sel değildir.
İçimizde ki,
Bulutlu ve yağışlı anlar geçip gider.
Ve…
En uzun gecelerin bile sabahında beklenen olur.
Sıcacık bir güneş doğar.
Olan biten her şeyin üzerine…
Kurumaya yüz tutar tüm ıslak yerler,
Önce bir ezan duyulur,
Sokak lambaları söner.
Bir sarhoş yalpalar.
Yeni güne doğru…
Yakaları kalkık,
Üşümüş,
Ağzında sigara uzamış külü,
Düşmüş, sönmüş.
Küfür etmek ister,düşecekken
Kaldırım taşına.
Orasına burasına anasına…
Dolanır dili istese de sövemez.
Az ötede
Açılan bir dükkanın,
Gıcırdayan,yorgun ve alışılagelmiş kepenk sesi…
Çöpçüler geç kalmış
Sonbaharın dökülen yapraklarını toplamakta
Yapraklara üşüyen poşetler karışmış…
Fırından, sıcak ekmek kokusu gelmekte
Marketin hemen önünde
Alınmayı bekleyen bir göbek gazete…
Bu sene mart erken mi geldi ne?
Damdan inmiş kediler,
Her yerde birbirinin peşinde…
Anahtarım elimde kapıyı buldum.
Ama delik nerede?
Önce kapı otomatiği
Sonra yanan merdivenlerin lambası
Daire kapısı aralık
Hala elimde anahtarlar,
Karşımda sen…
Uyumakla uyumamak arası
Yana mı çekildin?
Ben mi hamla ettim yoksa?
İçerdeyim…
Kapanan kapının sesi,
Duyduğum en son ses.
Duyacak bir şey yok
Susan sen…
Konuşmayan ben…
Sol yanım, düşüyor.
Hemen ayaklarımın dibine.
Basıp ezeceksin sanıyorum
Aslında istediğim bu
Artık atmasın istiyorum.
Yorgun kalbimi
Eğilip
Usulcacık
Avuçlarına alıyorsun
Kaldırıyorsun.
Kulağına götürüyorsun…
Bak diyorsun
Sen konuşmuyorsun
ama yüreğin
Hala beni sevdiğini söylüyor…
(20.11.2005)
Veysel ÇelikerKayıt Tarihi : 27.12.2006 16:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!