kaçamaklarımı kent anlıyordu
ala bir siyahlıktı bu nasılsa
damağımda gidişinin burukluğu
yalnızdım ağaçlar asla senleşmiyordu
Nisan akşamında ağlamış oluyordum
doğal ölmelere karnım toktu
yumduğun gözlerinde ölüyor muydum
zaman benim olmayışını beynime mıhlıyordu
beynim oluyordun hayatı algılamak tek adındı
hiçbir kentin ikindi çayında birlikte üşümüyorduk
ben durup durup gülüşlerinle uğraşıyordum
saçların mutsuzluğumu saklamaya yetmiyordu
bayram çocukları eksik olmazdı yanından
sonbahar ortancaları gibiydi gelişin serpilişli
senden çok gelişinin üzerine eğilirdim
böyle kan revan kırpık kırpık gelişlerine meyilliydim
kalp atışlarımın iklimler üstü coğrafyasıydın
sadece seninle sevişmek vardı işimde gücümde
ıslak limon kokulu soluşlarında kaybolmak istiyordum
çaresiz kalırdım rüyalarımındın rüyalarımı kıskanırdım
gerçeklerse üstümü örtmezdi hiçbir yolun başında değildim
dağ taş kalmazdı yüreğime yumulmadık ama o ben değildim
benleştiğim zamanlar dudakların karşımda olurdu sevişli
sana aşk otundan bir hayat örüyordum kördüğümlü
kendimi hayatsız bırakıyordum
şefkat görmemiş bir vazo gibi
kırılıyordum
gözyaşlarım ayaklarına mı kapanıyordu
cüretkarca istiyorum saçlarının tenime yayılışını
yağmur bulutları gibi kaplasın yalnızlığımı sıcaklığın
yapış yupuş terin kokmalıyım
mimlemeliyim orada ömrümü
senin bendeki adın ölüm olmamalı diyordum
seni seviyordum senle sende yok olmak istiyordum
ama ölümsüzce
sen topraksan
ben toprağın kokusuydum
Kayıt Tarihi : 9.4.2009 07:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!