Hayat, Mayat Şiiri - Necip Fazıl Kısakürek

Necip Fazıl Kısakürek
339

ŞİİR


3359

TAKİPÇİ

Hayat, Mayat

Hayat, mayat diyorlar
Benim gözüm mayat'ta.
Hayatin eksiği var:
Hayat eksik hayatta.

Takınsam, kanat, manat;
Kuş, muş olsam seğirtsem.
Bomboş vatana inat,
Matan'a doğru gitsem...

Necip Fazıl Kısakürek
Kayıt Tarihi : 19.8.2000 17:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Osman Akçay
    Osman Akçay

    Şiire yapılan bazı yorumlardan, yorum sahiplerinin Türkçemizdeki ikileme konusunu bilmedikleri için şiirde geçen bir sözcükten hicap seviyesine varacak tuhaf yorumlar bıraktıklarını gördüm.

    Üstat şiirinde hem 7'li heceye uymuş hem de kısacık şiirde okura dört farklı ikilemeyi birden sunmayı başararak âdeta okura bir Türkçe dilbilgisi dersi vermiştir. Şiirde m ünsüzü ile 4 adet ikileme yapılmıştır:

    Hayat…mayat
    Kanat… manat
    Kuş…. muş
    Vatan…matan

    Anlamı pekiştirmek, güçlendirmek, anlatımı daha çekici hale getirmek için aynı sözcüğün, eş, yakın, karşıt anlamlı veya sesleri birbirini çağrıştıran sözcüklerin yan
    İkilemeler farklı şekillerde yapılabilir. Türkçemizde ikilemeler genel itiberiyle şu şekillerde yapılır:

    1-Aynı sözcüğün tekrar edilmesiyle oluşturulur: Ağır ağır, serin serin, deste deste vb.

    2-Eş anlamlı sözcüklerle oluşturulur: Güçlü kuvvetli, şan şöhret, kılık kıyafet, yorgun argın vb.

    3.Yakın anlamlı sözcüklerle oluşturulur: Eş dost, doğru dürüst, gelenek görenek, yer yurt, üst baş, mal mülk, yalan yanlış vb.

    4.Zıt anlamlı sözcüklerle oluşturulur: İyi kötü, aşağı yukarı, ileri geri, dost düşman, enine boyuna vb.

    5.Biri anlamlı diğeri anlamsız sözcüklerle oluşturulur: Eğri büğrü, çoluk çocuk, eski püskü, yırtık pırtık, ufak tefek vb.

    6.İkisi de anlamsız sözcüklerle oluşturulur: Abuk subuk, ıvır zıvır, abur cubur, eciş bücüş, apar topar, mırın kırın, çıtı pıtı, paldır küldür vb.

    7.Yansıma sözcüklerle oluşturulur: Şırıl şırıl, çıtır çıtır, gümbür gümbür, lıkır lıkır, horul horul vb.

    8. BU ŞİİR ÖREĞİNDE DE OLDUĞU GİBİ İKİNCİ SÖZCÜĞÜN BAŞIMA “M” ÜNSÜZÜ GETİRİLEREK OLUŞTURULUR: Para mara, ev mev, yemek memek, silgi milgi, ekmek mekmek, perde merde vb.

    Saygılarımla.

    Seğmenoğlu

    Cevap Yaz
  • Salih Yıldırım
    Salih Yıldırım

    Hani Galileo engizisyon mahkemelerinde dünyanın güneşin etrafında döndüğüne dair yazdıkları ile ilgili yargılanırken, kendi inançları içerisinde boğulmuş kilise yargıçlarına şöyle diyordu; siz ne derseniz deyin Dünya dönmeye devam edecektir... Nitekim hala dönüyor da. Yani mevzu bahis yargıçlar üstünde yaşadıkları yeryüzünü kendi hayali değerlerine göre yargılarken çok basit gerçekleri, gözlerinin önünde olmasına rağmen görmekten aciz kalıyorlardı.
    Diyeceğim o ki bir insanı yargılamadan önce onun ayakkabılarını giyeceksin, onun yollarında yürüyeceksin ve onun yaşadığı hayatı yaşayacaksın... Yoksa yapılan seviyesiz yorumlar koca bir davula tokmakla vurup gürültü yapmaktan ibaret olacak.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    İslamiyet, kişilerde soya sopa bakmaz, onların takvasına, salahat ve diyanetine ve de istikametine bakar Beyim. Eğer her soyu şerefli olanların kendileri de aynı vasıflara sahip olacak olsa idi, ( Adem Nebi ve Nuh Nebinin oğulları gibi) Onca peygamber çocuğu Allah'a ve onun peygamberine asi olmaz ve cehennemlik olmazlardı.

    Her bilge kişiye de fazıl denmez. Çünkü ilimler üç türlüdür ki bunlardan birisine maslahatlı ve ıslahatlı ilimler denir; bunlar dini ilimlerdir.
    İkincisine fenni/müsbet ilimler denir ki, bunlar da insanlık için faydalı ilimlerdir.
    Üçüncüsü ise: Zararlı bilgiler ihtiva eden muzahrafat ilimlerdendir ki bunlar, dine, akla, insaniyete asla fayda vermeyen kategoriye girerler. Bir kişi bu kısma giren ilimde alleme-i cihan bile olsa, Hakkın ve Hakperestlerin nazarında bir hiç hükmündedir ve o kişiye asla Fazıl demezler.

    Cevap Yaz
  • Salih Yıldırım
    Salih Yıldırım

    Soylu, düşünen bir insan olursanız; Necip olursunuz.
    Bilge, öğrenen kendini aşan biri olursanız; Fazıl olursunuz...

    Burada kuytuda köşede yakın bir döneme damgasını vurmuş, geniş bir kitlenin fikir dünyasını etkilemiş büyük bir şairi eleştireyim derken Donkişot'un katır sırtındaki durumuna düşmeyin...

    Cevap Yaz
    Cihat Şahin

    Biz, kişilerin halkların ne kadarını etkilediklerine değil, onların ne kadar Hakpereset ve Hakikatbin olduklarına ve halklara neleri takdim ettiklerine bakarız Salih bey. Eğer kişilere sizin kıstasınızla değer verseydik, bu sıralamanın en başına , Komünist ülkelerin diktatör liderlerini ve Hristiyanlık aleminin ruhani lideri olan Papayı koyardık.
    Siz bu konuda başkalarını eleştirmeye kalkmadan önce istimal ettiğiniz mihenklerinizi bir daha gözden geçirseniz iyi olur. Yoksa o bahsini ettiğiniz İspanyol ahmağına kendiniz benzemiş olursunuz!

    Cihat Şahin

    İslamiyet, kişilerde soya sopa bakmaz, onların takvasına, salahat ve diyanetine ve de istikametine bakar Beyim. Eğer her soyu şerefli olanların kendileri de aynı vasıflara sahip olacak olsa idi, ( Adem Nebi ve Nuh Nebinin oğulları gibi) Onca peygamber çocuğu Allah'a ve onun peygamberine asi olmaz ve cehennemlik olmazlardı.

    Her bilge kişiye de fazıl denmez. Çünkü ilimler üç türlüdür ki bunlardan birisine maslahatlı ve ıslahatlı ilimler denir; bunlar dini ilimlerdir.
    İkincisine fenni/müsbet ilimler denir ki, bunlar da insanlık için faydalı ilimlerdir.
    Üçüncüsü ise: Zararlı bilgiler ihtiva eden muzahrafat ilimlerdendir ki bunlar, dine, akla, insaniyete asla fayda vermeyen kategoriye girerler. Bir kişi bu kısma giren ilimde alleme-i cihan bile olsa, Hakkın ve Hakperestlerin nazarında bir hiç hükmündedir ve o kişiye asla Fazıl demezler.

    Salih Yıldırım

    Hani Galileo engizisyon mahkemelerinde dünyanın güneşin etrafında döndüğüne dair yazdıkları ile ilgili yargılanırken, kendi inançları içerisinde boğulmuş kilise yargıçlarına şöyle diyordu; siz ne derseniz deyin Dünya dönmeye devam edecektir... Nitekim hala dönüyor da. Yani mevzu bahis yargıçlar üstünde yaşadıkları yeryüzünü kendi hayali değerlerine göre yargılarken çok basit gerçekleri, gözlerinin önünde olmasına rağmen görmekten aciz kalıyorlardı.
    Diyeceğim o ki bir insanı yargılamadan önce onun ayakkabılarını giyeceksin, onun yollarında yürüyeceksin ve onun yaşadığı hayatı yaşayacaksın... Yoksa yapılan seviyesiz yorumlar koca bir davula tokmakla vurup gürültü yapmaktan ibaret olacak.

TÜM YORUMLAR (18)

Necip Fazıl Kısakürek