dünyanın bir okul olduğunu varsayarsak
biz sınavdan sınava koşan öğrencileriz
bu karmaşayla başa çıkmamızı sağlayan
teneffüslerimiz olmalı aslında
soluk almamıza fırsat tanıyan zamanlar
nefes alma anları
en önemli soru şu
siz nefes alıyor musunuz
teneffüse çıkıyor musunuz hiç
koşmak
durmak
yorulmak
kelimelerinin arasında
yoksa hiçbir şeye aldırmadan
sürekli koşup kovalıyor musunuz
durup ruhumuzu beklemeliyiz aslında
hamdım, yandım, piştim diyebilmek için
teneffüse çıkmaya zaman ayıran
farkındalık oluşturmuş öğrenciler gibi
yaşanan dünyada nefes alma şekilleri kişiden kişiye değişebilir
kimi bir hayvan sahiplenir,
onunla nefes aldığını hisseder
kimi bir enstrüman çalmayı öğrenir
kimi kitapların büyülü dünyasında akşam yürüyüşüne çıkar
kimileri sıkışıp kalır gündelik işlerin derinlerinde
nefes alamaz
boğulur
Yaradan’ın verdiği duru nefesi kullanmayı bilemez
kimi insan da kendi kapasitesinin farkında olmayarak
yanlış öğretilerin peşinden giderek
zedelenmiş
örselenmiş
hayatın küllerinden bir duvar örerek
kendi kalesinde yaşamayı seçer
hayatın anlamını ararken
asıl yaşamın bizzat kendisi olduğunu ıskalar
mavi bir denizin sadeliğinde kaybolun
unutun kendinizi,
etrafınızı, alaycı bakışları,
yükselen kahkahaları unutun
orada olun ama oralı olmayın
unutmayın,
bulunduğunuz mekan sizin değil
bir bohça yapıp duygularınızı, yalnızlığınızı
ruhunuzu sarıp sarmalayıp istediğiniz mekana götürebilirsiniz
o bohçaya nelerin konup
nelerin konmayacağına siz karar vereceksiniz
hayat bir yolculuk ise
bineceğimiz vasıtayı irademizle biz seçeriz
bazen ayazda penceremize konan bir kuşu beslemek
durup dinlenmek,
nefes almaktır
hep beraber akşam sofrasına oturup
neşeyle lokmaları kursağımızdan indirmektir
teneffüse çıkmak
minik bir kelebeğin naif kanatlarına dokunmaktır
kelebek etkisinde seyrüsefer eylemektir
ateşler arasında kalan Hz. İbrahim’e
su taşıyan karınca misali
bir yetimin başını okşamaktır
teneffüse çıkmak
belki de soluksuz okuyacağınız bir kitap
değiştirecek nefessiz, duraksız hayatınızı
ilk önce kapağını seveceksiniz
sonra kokusunu içinize çekeceksiniz
bir bakmışsınız
istediğiniz dünyanın büyülü kapıları karşınıza çıkıvermiş
tüm bunlar,
yorgunluktan uzanıp,
bari bir kitap okuyayım, dediğiniz kanepenin üzerinde olacak
müthiş bir kurgu değil mi
siz sadece
ruhunuzu
hayal gücünüzü
beyninizi kitaba açın
yeter ki
unutmayın siz bir adım gidecek olursanız
istediğiniz nefes size bir adım yakınlaşacaktır
bu arada kaybolan gecelerinizi de düşünmelisiniz
işten yorgun argın gelip
yemeği yiyip,
pijamalarınızı üstünüze geçirip
televizyon başında uyuyakaldığınızda
gecenin
size küskünlüğünü hiç mi hissetmediniz
günün muhasebesini yapmadan
yıldızları seyre dalmadan
çocuğunuzla oynamadan
eşinizle sohbet etmeden
o geceyi gündüze teslim ettiğinizde
bir nefesin alınmadan
yok olduğuna da mı şahit olmadınız
kim bilir,
hepimiz kaç geceyi öylece küstürdük
kaç gece, nefes almadan öylece televizyon başında donakaldık
diyecek çok söz olduğunu duyuyorum
şimdiden.
sözün özü şöyle olsa gerek
koşun
mütemadiyen koşun
duraksamadan koşun
yeleleri rüzgarda savrulan atlar gibi
yalnız nefes almadan soluklanmadan
hissetmeden
duraksız …
bilmelisiniz ki,
soluksuz koşan atlar çatlarmış
lütfen,
durun ve dinlenin
nefes almayı unuttuğunuz an
yaşamıyor olduğunuzu unutmayın
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 16.8.2022 14:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!