avuç içinde güneşi sundu
diğer elinde bulut saklı
yıldızlara gözlerini yumdu
in cinin top oynadığı
bir dağın arkasında
kulübeyi gösterdi kirpik uçları
bir adımda vardı aşka
dünyaya açılan pencereden
sızan fırtınayı dinledi
kulağı kesik
içli bir bakış attı
esmer tenli gecenin koynuna
usul usul
yeşilden, kahverengiye sızdı aşk
çocukluğunu büyüttü
aslı olmayan negatiften
dört köşe kağıt üzerinde
dağ mavi, deniz yeşil, gök kahverengi
inandı kırmızı başlıklı kız
....aşka şapka çıkardı
....oysa
....bir şapkadan ancak tavşan çıkardı
süz(ül) dü şeffaf göz yaşından
karıştı akıl almaz dehlizlere
çocuksu gülüşünde
yalnızlığı ağırladı
koptu ipi darağacının
sallandı bir çift yürek
sorgusuz sualsiz kabüllendi
yavan ekmek arası kuru soğanı
yudumlamaya razıydı
her gün sonunda göz yaşını
amansız
yediverenler açtı yolunda
hanım'elini uzattı pencerelerden
tutundu hayat duvarına
sarmaşığın
sır(n) aşık ipi koptu
volta attı bir kaç dize
bir bakışın doruğundan
basamak basamak indi tebessüm
vardiyasını aldı eli kolu bağlı çaresizlik
beklediği gibi yoluna vurmadı aşk
suskundu papatya
köküne diz çöken
uğur böceklerini sattı ağustoslara...
oysa
kırları süsleyen
ince beline vurgundu her böcek
o
vefasız bir aşkı
yapraklarında TAÇ yaptı
Kayıt Tarihi : 17.7.2006 16:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
her oynanan oyunun ışığı söner alkıştan önce...
Mürsel Adıgüzel
Şiir çok güzeldi...Onu belirtmeliyim öncelikle... Ama bu cümleyede bayıldım...Belirtmek istedim...Sevgiler Tülay...
TÜM YORUMLAR (15)