Bir ses gibi, bir inilti
Kır hayatı yaşadığımız
O günleri
İçimizde büyüttüğümüz sözler gibi
Çıkardık dağların derin köşelerine
Bir sütten sakız çiğnercesine
Yaşardık hayatı enlemesine
Karışırdı gündüzün aydınlığı akşama,
Dönüşürdü geceye
Hep sabahlardı aklımda
Kayalar altında
Saklanan bir balıkla
Çıkan lastik ayaktan
Karışırdı suların sığ akışına
Korkuları heycana kafa tutar
Tutulunca bir yengeç kapanına
Kendileri küçük sayılırdı ama
Ufukları dönüktü aydınlık yarınlara
Ses kesilmeden evlerin arasında
Üflemeden bacalar, canı sıkılırcasına
Girmezlerdi odalarına
Yemyeşil ağaçlar arasında
Boylamasına uzanmadan toprağa
Çıkışlar vardı sonra, bir tepe sayılamaz
yol ucuna
Küçücük göğsü taşarken aldığı nefesle
Bağıracaklarını kurardı aklında
Neler gelse de aklına
İsmi gelirdi hep,
İnce dudakları arasına
İsmini haykırırdı bağıra bağıra
Kim duyar ne der
Gelmezdi hatrına
ÇOCUKTU SONUÇTA
YAŞAMALIYDI HAYATI
HAYALLER KURARCASINA
İnsanlar vardı sonra
Yürek aşılanmış,
Kolları birer kelepçe gibi
Sarılınca bir kere, bırakmazlarmış...
Sular vardı, hatırlarım
Omuzlara binilmeden aşılamayan
Bir el tutmadan çıkılamayan
Balıkların savaştığı sular vardı
İçinden domuz sürüleri geçmiş gibi duran
Sonra ne oldu ki, geçti zaman
Yaşı olmuş yedi
Büyüdüğü de yok hani...
Gelmiş okul vakti
Ayrılık vakti...
Uç uca eklenmiş bir trene
Bindirilir, öğle iken günün teni
Eller sallanırken başlar üstünde
Yıllar sonra duyulur ki ağlamış biri
Hala gülmek geçirir içinden
Gelince aklına
Onun o hali..
Sallanırken eller başlarda
Uğurlarken treni
Bir öğle vakti
Ayrılık sireni...
BİR RÜYA DAHA BİTTİ....
Ahmet Uğur TürkyılmazKayıt Tarihi : 19.6.2015 02:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!