Anne,
Zamana karşı arkamda koca bir gövde
Duası kesilince dilinde
Bil ki sinirlenmiş birine
O ince kaşları arasına tel germiş gibi
Bi aşk şehri kurmalıyız
Ki nereye
Yalnız sen ve ben, ikimiz
Gülücükler ülkesine
Ama bizim şehrimiz uzak olsun
Demek baba
Baba denir arkanı kollayan adama
Açınca kollarını şöyle bir
Denir gölgesinde soluk aldığın ağaca
Uzaktır bazen
Gökyüzü sularken nefesini
Açılmış çiçek gibi, yanar fıskiyesi
Ben o sularla gelmedim elbet
Vardır gelen birileri
Hayat bizi vuruyor karanlık kuyularda
Bazen küçüktür insan
Sonra büyür hani
Küçüldüğünü söylediği giysiler gibi
Küçük gelir hayat
Bir büyüğünü ister hep
Mutluluk var sanarak
Bir ses gibi, bir inilti
Kır hayatı yaşadığımız
O günleri
İçimizde büyüttüğümüz sözler gibi
Çıkardık dağların derin köşelerine
Kudüs'te
Hiç eskimez gözlerden sızan yaşlar
Kimliğimizdir,
O masum yaşların ıslattığı kirli yaşmaklar
Bakışlara inmiş korku,
Mutluyum bugün
Çünkü umut var her yerde
Sevgi var sözlerde
Göklere salınmış uçurtmalar
Kalın, renk renk iplerle
Ölüm, kulağını çınlatıyor
Her fiskesinde ömrün
Dolanıyor ayaklar altında
Omuzlar üstündeydi daha dün
Ölüm her yerde,
Sen yoksun işte, nefes almaktan vazgeçemem ya
Ya da su içmekten,yemek yemekten düşünmekten
Yaşamıma gerekli olan, tek sen deeğilsin ya
Hayat için ne çok şey gerek baksana
Sen sevmiyosun belki beni, sevmekten vazgeçemem ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!