Hayalim Ümidim ve Yed i Beyza

Hayalim-Ümidim ve Yed-i Beyza

Meçhul hayallerim vardı ılıman mevsimlerden arta kalan.
En iyi niyetli doğurgan hamlelerde büyüyüp te serpilen.
Karanlıklarda filizlenen, yetmiş veren başaklardı hayalim..
Hayalim; süte doymamış dudaklar,
yanık yüzlü ve kırık kalpli fakirlerdi.
Ümidim; gülen bir çocuk yüzüydü,
zift yapılı kundaklarda meçhule akıp giden,
ve küfrün kucağında büyüyen, ateş yutan yağız bebeler.
ardından sonsuzluk hazinelerinden görülmemiş lütuflar,
saraylar, hanlar, hamamlar ve sıralı ramses hazineleri.

yedi yaşına bastıklarında,
savaş naralarıyla vurdular ilk darbelerini hayaller arasından,
bu darbe, çocuk bileğiyle zalime vurulan ilk darbeydi,
böyle filizlendi, kahramanlık masalları ve savaşları.
Allah aşkınaydı bu savaş ve başkaldırıydı zulmün çekirdeğine,
Öyle ki, yüz yiğit gücündeydi yed-i Beyza gülleri,
kollarında yüz erkek gücü,
fiskeleri ölüm oldu Keops un kalbinde,
varlıkları sarsıyordu iblis saraylarını.

Ölüm fermanlarına başkaldırı, geri dönmek üzere beldeyi terk etmekti.
Ve kaçış başladı menzillerden menzile,
gözlerinde uçsuz bucaksız, sekiz gün sekiz gece kaçılacak çöl.
karanlıklarda yol alan ve yed-i Beyza ümitleri besleyen aç susuz kervan,

Diğer yanda, otuz konak mesafedeki sahra ve mukimleri olan
Kutsal meslek erbapları, babalı kızlı çobanlar.
bir helal lokma, bir çoban kız uğruna on yıllar yapılacak kölelik.

Mükafatı Nebilik olan..
çile ve ızdırabın akabinde, saltanat ve ellerinin üzerinde bir Harun eli.
dönüşler hep doğduğun yeredir ve çilelidir dönüş
çileye mükafat ise, Yed-i Beyza ve Asa.
Dünya sahrası bir Kızıldeniz’den ibaret sanılırdı o gün.
Nil ise izlerinden akıp giden bir vaha
Bu kıssaya hülasa;
Düşman, Savaş ve Kızıldeniz,

Rabbin nusretiyle yarılan deniz,
boğulan düşman ve
ardından kazanılan zafer…
kararlığın aydınlığa dönüşü.
böylece hayaller ümide, oda gerçeğe döner,