Hayalet ve Rahip Arasındaki Diyalog

İsmail Aksoy
1898

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Hayalet ve Rahip Arasındaki Diyalog

Rahip ikametgâhının bahçesindeki akşam yürüyüşünde
Tez ayak yürüyordu Peder Shawn. Soğuk bir gündü, kasvetli olanlardandı
Siyah Kasım’da. İnip çıkan bir yağmurdan sonra
Çiy durmuştu soğuk terde her bir sapta,
Her bir dikende; sivrilip yükselerek ıslak topraktan, mavi bir sis
Asılıp takılmıştı karanlık perdeli dallarda efsanevî bir balıkçıl misali.

Apansız yelken açmış inzivadan,
Saçları iğneleyerek kafasını,
O sisten kendi kendisini oluşturan bir hayaletin
Farkına vardı Peder Shawn.

“Bu ne şimdi,” diye gevrekçe hitap etti Peder Shawn
Orada salınan, pusla çevrelenmiş, odun dumanı kokulu hayalete,
“Ne tür bir işin peşindesin? Mavi solukluğundan,
Söyleyebilirim ki meskûnsun cehennemin donmuş atığında,
Alevli yanından değilsin. Fakat şu debdebeli görünüşe bakıp söylersem,
Şu soylu edana, belki de cenneti yakın zaman önce terk ettin? ”

Ayazla kaplanmış bir sesle
Hayalet dedi ki rahibe:
“Söylediğin ülkelerden hiçbirine aşina değilim:
Dünyadır benim uğrak yerim.”

“Gel, gel,” diye sabırsızca omuz silkeledi Peder Shawn,
“Sana yaldızlı harpler veya kemirgen ateş hakkındaki bazı saçma sapan
Efsaneler uydurasın diye sormuyorum: sadece anlat bana
Hayatın sona erdikten sonra, hangi sondeyişi
Takdir etti Tanrı senin günlerinin devamı için. Böylesine zor mu
Meraklı bir yaşlı budalanın sorularını tatmin edici bir şekilde cevaplamak? ”

“Hayattayken, sevgi kemirmişti derimi
Ta şu beyaz kemiğe kadar;
O zaman sevginin yaptığı şeyi, şimdi de yapmaktadır sevgi:
Boydan boya kemirir beni.”

“Hangi sevgi,” diye sordu Peder Shawn, “fakat şu kusurlu toprak-tenden
Oluşan aşırı büyük sevgiler böylesi bir ıstırabı sürdürür mü?
Melun bir durum içinde olmalısın sen:
Dünyayı hiç terk etmediğin düşünüldüğünde, elem duymaktasın
Sanki hayattaymışsın gibi, cefayla buruşmuşsun böylece ki
Kefaret ödemek günahı saklamak gibi kör bir insanı kandırır.”

“Kıyamet günü
Gelmedi henüz.
O saate kadar
Toprak bir testidir benim sevgili evim.”

“Budala hayalet,” diye şaşırarak haykırdı Peder Shawn,
“Böylesi bir inat olabilir mi –
Gittikçe ateşlenen bir ruh, yapışarak kendi ölü beden ağacına
Son fırtınayla karıştırılmış yaprak misali? En iyisi gitmen
İnayeti daha yüksek bir mahkemede yargılanmaya.
Tövbe et, git, Tanrı’nın adil vuruşu göğü yarmadan önce.”

O solgun sisten
Hayalet yemin etti rahibe:
“İnsanın kırmızı yüreğinden
Daha yüksek mahkeme yoktur.”

Sylvia Plath (1932-1963)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 6.10.2019 14:20:00
Hikayesi:


Dialogue Between Ghost and Priest by Sylvia Plath In the rectory garden on his evening walk Paced brisk Father Shawn. A cold day, a sodden one it was In black November. After a sliding rain Dew stood in chill sweat on each stalk, Each thorn; spiring from wet earth, a blue haze Hung caught in dark-webbed branches like a fabulous heron. Hauled sudden from solitude, Hair prickling on his head, Father Shawn perceived a ghost Shaping itself from that mist. 'How now,' Father Shawn crisply addressed the ghost Wavering there, gauze-edged, smelling of woodsmoke, 'What manner of business are you on? From your blue pallor, I'd say you inhabited the frozen waste Of hell, and not the fiery part. Yet to judge by that dazzled look, That noble mien, perhaps you've late quitted heaven? In voice furred with frost, Ghost said to priest: 'Neither of those countries do I frequent: Earth is my haunt.' 'Come, come,' Father Shawn gave an impatient shrug, 'I don't ask you to spin some ridiculous fable Of gilded harps or gnawing fire: simply tell After your life's end, what just epilogue God ordained to follow up your days. Is it such trouble To satisfy the questions of a curious old fool?' 'In life, love gnawed my skin To this white bone; What love did then, love does now: Gnaws me through.' 'What love,' asked Father Shawn, 'but too great love Of flawed earth-flesh could cause this sorry pass? Some damned condition you are in: Thinking never to have left the world, you grieve As though alive, shriveling in torment thus To atone as shade for sin that lured blind man.' 'The day of doom Is not yest come. Until that time A crock of dust is my dear hom.' 'Fond phantom,' cried shocked Father Shawn, 'Can there be such stubbornness-- A soul grown feverish, clutching its dead body-tree Like a last storm-crossed leaf? Best get you gone To judgment in a higher court of grace. Repent, depart, before God's trump-crack splits the sky.' From that pale mist Ghost swore to priest: 'There sits no higher court Than man's red heart.'

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Aksoy