İlk intihar girişimimde tedavi olduğum bir doktor vardı. Adını tam hatırlamıyorum. Ona dair tek hatırladığım şey iri iri cam gibi olan eşek gözleriydi. Zaten gözlerinden başka beni tedavi edebilen hiçbir şey yoktu. Hayır aşık değildim ama nasıl diyeyim gözleri seni kurtaracağım der gibi bakıyordu. Bileklerime atılan sekiz dikişle odasında bir çay ikram etmişti bana. Ben titreyen ellerimle çayımı yudumlarken o önce bileklerime uzun uzun baktıktan sonra cam gibi gözlerini gözlerime dikip anlatmaya başlamıştı. "Sana burada saatlerce anlıyorum demeyeceğim." demişti. Ben gözlerinde kaybolmuş konuştuklarıyla zerre kadar ilgilenmiyordum.
Aklımda kalan tek muhabbetimiz ise şöyleydi. "İntihar etmek kötü bir duygu demi. Herkes sana deli gibi bakarken senin onların yüzünden bileklerini kestiğini kimse bilmedi. Herkes kurtarmak için yanında olmayı değilde hep bir adım uzaklaşmayı seçti. Sana gelip soran olmadı. Milletten duyduklarını neyse ona inanmaya gayret ettiler. En büyük hayalin ne diye sormadılar mesela. Kimsede karşına çıkıp sen intihar ettin ama o jileti eline biz tutuşturtuk demedi. Biz senle geçmişi değil geleceği konuşacağız, hayallerini konuşacağız." dedikten sonra yanıma gelip bileklerimdeki sargıyı açmıştı. Sana tek bir soru soracağım deyip sözlerine devam etmişti. "Daha ne kadar deneyeceksin?" Bileklerimdeki dikişleri gösterip "Sekiz." demiştim. Sonra elimde ki çay bardağını bırakıp çıkmıştım odasından. Sekizinci intihar denemem ise bu olaydan bir sene sonra tam onun odasının önünde gerçekleşmişti. Cebimde gezdirdiğim jileti boynuma vurup bacaklarım titreye titreye odasına girmiştim. "Doktor abla. Ben onun köprücük kemiklerinde ölmek istiyorum." demiştim.
Sonra.. Neyse işte. Hayal kurmak ölmektir zaten.
Kayıt Tarihi : 18.1.2021 21:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)