Bir uzak göldür düşlediğim
Hala peri kızlarının dans ettiği
Ve ceylanların suya
Onurlu indiği
Sen
Aklında tut papatya sevdiğimi
Yine gemiler batıyor sesinde
Şiir aşırmanın tam sırası
Haydi
Bir güvercin uçur ağzından
Güneş inmiş gözlerinde
Bir kapı aralığı çocukluğun
Pervasız sancılar bunlar
Bir çınar doğuruyor toprak
Kan gövdeyi götürüyor
İnsan kıl payı kurtulur mu hayattan
Kırılgan sırça eylemlerimiz
Keskin çığlıklarla martılar
Dün gece yüzümü yırttılar
Her şeyin düne dönük yüzü var
Çıkar elimdeki kelepçeyi
Bir dünya karınca
Adam yiyor…
Kanatlanırken güvercinler
Bir dostun yüreğinden
Önce benim yüreğime
Düşüyor bir tüy beyazca
Hüzne uzayan gözyaşları
Ateş suyu yendi
Boynumuzun borcuydu alevlere dokunmak
Bir yolcu kaldı giderken
Mavi sulardan gölgesini istedik
Ah yandık
Ne yandık
Ah ne özlüyorum her şeyi
Öyle başıbozuk küfürler ağzımda
Sarkıt ve dikitler arası boşluklarda yaşam
Seyirlik gezginlere
Buzullar eriyor gözüm…
Kıyamet diyor birileri
Hadi hoyratça tüket yüzümü
Ah o gençlik var ya
Dedirten
Şarkıları söyleyeceğim
Göğsüm kışa düştüğünde
Öyle hikayeler yaz bana…
Gözlerimde vahşi orman
Ağzım hınzır
Ustaca döşüyorum kaldırımları
Düşler telaşta
su damlası hayat
mavi avuçlarımda
Oyyy sabahın yedisi
Unutmuş kendini ay
Üstümde asılı…
Telaşlı karşı taraf yolcuları
Sanırsın yeni bir harf eklenecek alfabeye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!