Yıllardır taşıdığım kalbimde, bir tek aşkın oldu
Gün be gün sevgi ile çoğalırken sana ben
Aktığındı en ince kılca damarlarımdan sen
Gülüşlerinle heyecan bulurken, hazla doluyordu
Ruhum amansız hasta şimdi, geçmez bir yara.
..
dağıtmak.
başbakan dağıtıyor. bakan dağıtıyor. bir ülke düşünün ki, bakan ve başbakanı dağıtıyor. peki bunlar ne dağıtır. niye dağıtır. bu adamların görevi dağıtmak mıdır.? bu dağıtmanın maliyeti ve bu dağıtmaların boyutu nedir.? hem bu dağıtmalar yasal mıdır. eğer bu ülke bir hukuk devleti ise, bakanın, başbakanın dağıtıklarının yasal bir çerçeveye oturtulması gerekmez mi.? bir bakan düşünün ki cebinden çıkardığı tomar tomar 50 tl'lik banknotları, adam başı bir adet olmak üzre yanındaki gölgelerine dağıttırmak ta, camii önünde önüne çıkan hasta bir yurttaşa cebinden para çıkarıp vermek gibi bir ilahlığa soyunmakta "daha ne istiyorsun" diye de parayı kabullenmeyen onurlu vatandaşın davranışını da anlamamakta, hayretler içinde kendi onursuzluğunu vatandaşa bulaştıramamanın sıkıntısını suratının her mimiğine yansıtmaktan çekinmemekte. bir başbakan ki, avuçlarına aldığı bir kutuyu köpeklere yem atar gibi vatandaşların üstüne üstüne atmakta... bunu anlamak bir yana, buna bir anlam kazandırmak o kadar zor ki. bu ülke insanları ki (Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşı) hak etmedikleri değere değer bile vermezken, bu ülke insanlarını dilenci haline sokmak ve bunu pervasızca haberlere servis etmek ne büyük bir edepsizliktir. ülke tarımını bile bile yok edenler, emperyalizme enteğre olmuş ahlaksız sermaye ile ülkenin tüm kaynaklarını dış güçlere peşkeş çekmekten kaçınmamakta, bunun uygulana bilirliğini sağlamak için 1970'li yıllardan beri eğitim modelleri gittikçe kalitesiz leştirilerek, burada da toplumu sömürme ve bireyi kişiliksizleştirme politikaları uygulanmaktadır. ve de ne yazık ki bunda da, bu vatana ihanetle görevli (vatansız) hainler başarılı bir grafik sergilemekte. bir cumhurbaşkanı düşünün ki, "ben ne yapa bilirim" diyor.
denecek bi şey kalmadı.
..
Aman dayler yol verin a beyler
Ben sılama varayım
Sılam yeşil yaprak açmış
A ben nasıl dayanayım
Küp içinde unum var
Allahtan umudum var
..
Çocukluğumu özlüyorum
Sokaklarda koşuşturduğum,
Bakkala gittiğim günleri,
Çocukluğumu özlüyorum
Çocukluğumu özlüyorum
Hasta olunca annemin bana baktığı o günleri,
..
Gülüm
Geceler uzun olurmuş gülüm
İçi gamla dolarmış gülüm
Saat uzar, zaman olurmuş gülüm
Ufuklar hep kara doğarmış gülüm
Umut çiçekleri bir bir solarmış gülüm
..
Hastayım
Hastalığımın sebebi sensin
Ne vardı bu kadar güzel olacak
Ne vardı beni bu kadar hasta edecek
Ah! Ne vardı bana sevmeyi öğretecek
Ne vardı bana aşkı hatırlatacak
Ne vardı üzüp, üzülecek
..
Bu gönül sana hasta...
Gittiğin günden beri yasta...
Ne olurdu geri dönsen,
Bana biraz teselli versen....
Seni sevmektir tek günahım,
..
Humaram humaram
Ki gözden humaram
Dünenin uşağı
Bugün ihtiyaram
Gettim ceket biçmağa
Oturdum çay içmağa
..
Su gelir bendi döğer (hanım gel güle güle)
Kirpikler gaşı över (hanım gel güle güle)
Beni hasta bırahır (hanım gel güle güle)
Ellere için döker (hanım gel güle güle)
Su gelir dört dolanır (hanım gel güle güle)
Suyu baştan bulanır (hanım gel güle güle)
..
SENİN SICAKLIĞINI
Senin sıcaklığını,Güneşte bulamadım,
Hasta yorgun kalbime,bir Hekim olamadım,
Sevdamı hep sınadın,finale kalamadım,
Rüyalarım da bile,adını anamadım.
..
(Şair Murat Demirci’ye)
Bir vardı, bir yok oldu Murat!
Acaba hasta yatağında mı yatar?
Yoksa öldü de cennete mi gitti?
Şiir ile seslenelim belki hortlar!
..
İçimdeki şairi öldürdüm.
Zaten hasta adamdı.
Doğduğunu da, yaşadığını da, öldüğünü de kimse bilmedi.
Ardından bir kaç şiir bıraktı.
Dostlar onu hatırlasın diye.
..
Dün bize “hasta adam” diyen şu ülkeler yok mu?
Tek tek iflas etmekte, yavaş yavaş tükenmekte…
Ay yıldız’ın yeniden talihi parlamış, …… Çok mu?
Türkiye’m hep büyüyor, makûs talihi yenmekte…
…
Ant-220611
..
sevgili insanlarımız biliyormusunuz biz çok tüketiciyiz her şeyden tüketiyoruz bizim insanlarımız pek çok şeyi boş boşuna alır ve tüketir mesela ben burdan başlıyarım biz engellerin bazıları fazladan akülü terkelekli sandaliye alır biraz kolanır kenara kaldırır bir başkasını alır ve onuda kolanır bir kenaya kadırır bir başkasını daha alır böyle olurmu sizce bu şimdi tüketici değilmi bir başka engelli kardeşimiz birini alamazken ötekimiz bir kaçtanesini kolanır veya böyle düşünelim satıcılar bile tüketicidir tebosunda akülü terkelekli sandaliyeleri bekletiyordu yani dağtmak varken orada çürümeye mahküm bırakılıyordu her zaman habelerde gördüğümüz gibidir dünya tüketiciler fazlalasıyordu daha da çoğalmıştı neden bizim insanlarımız bu kadar tüketici hale geldi hiç anlamış değilim sadece bunlarda değil yeceklerde kıyafetlerde de öyle biliyormusunuz bazı insanlar depresona girdiğinde alış veriş yaparlar yani kıyafet alırlar marketlere mağzalara akın ederler bir de şudan baş edim ezanelerde tüketici hale geldi bazı hastalara ilaç varsa vermezler saklarlar tebosunda bırakırlar neden vermezler onuda anlamam hasta sevindirmek varken ilaçı neden saklalar ki bu insanlar gidip imaha ederler her memleketede böyledir bizim miletimiz her yerde böyledir mesela her şeyden fazla fazlasını alıyoruz aynısından bir kaçını alıyoruz neden bir tane yerine fazlasını alıyoruz hiç düşündünüzmü hayır düşünmüyoruz fakirlerimiz de var ihtiraçı olanlarda çok fazla onları bulup yardım etmek varken neden hep biz tüketiyoruz bu çok yanlış herkez öyle gençlerimiz yaşlılarımız çocuklarımız hepsi öyleengellerimizde bile bazen biz de öyleyiz nasılmı mesela biz engeller yüremediğimiz için acımızdan bizi ne tatmin ederse onu alırız ama fazlasınıda alanımız var bazı engellerimiz çok daha da arbatır yardım yapmayı sevelim sevgili insanlarımız ben çok severim yardım etmeyi her neyse iste defter olsun boya olsun kitap olsun alırız biz engeller ben mesela resim yaptığım için çok alırım ama israf etmem elbet kolanıyorum bana yarıyor işime bazıları kolanmasada alır biz biliyoruzmu bu defterler kalemler ve kitablar neyle yapıldığını bazılarımız elbete ki bilirler ama ben genede söylemek ihtiraçı duyorum ağaçtan yapılır taktadan yapılır yani ağıcı keseler ve herşeyden geçirilir edilir soyulur kağıt haline getirilir onun yüzünden ağaçımızıda keseler ormanlarımız yok olur israf ediliyor yani daha çok şeyler var anlatacak mesela ekmek çok ama çok tüketiliyor yenmiyor hepsi çöpe neden çpe gidiyor ki onun yerine kızatsanız mesela başka yerde kolansanız her halde yenebilir taş değil ki bu demi yeniliyor yazık ki bizim miletimiz atar yemekleride öyle tökeriz yediğimizden fazlasını yaparız ve kalınca cup çöpe tökeriz onu bulanmıyanlarda var teprem olan yerlerde sokaklarda aç kalanlar çok hiç onu düşünmüyoruz sanırım ben öyle düşünüyorum bir ay aç kaldığımız zaman ancak aklımızda onlar olur neden çünkü aç kalıyoruz o arada bile genede anlamıyoruz bence neden mi çünkü o aç kaldığımız zaman bunu yapıcam bunu alıcam bunu yiyecem diyoruz hepsini alınca akşamda yediğimiz kadar yiyoruz gerisi kalıyor ne oluyor onlar çöpe atılıyor bazılarımız ertesi gün yerken bazılarımız çöpe atar neden esnaflarımızda öyle satıklarını satar gerisinide tökerler iyisini seçsek yardıma muhtaçlara versek olmazmı neden tökerler ki öyle yaparak çok tüketici oluyoruz biraz daha kikatli olmak varken hep israf ediyoruz engeller ve tüm insanlar size sesleniyorum biraz daha dikatli olalım bazı bayanlar evlerini deştirirken perdeleri kotukları hepsini yenise bile atılır ve israf yaparlar böylece biliyormusuuz biz engeller bazen çok öretken oluyoruz bazı insanların yapamıyacak şeyleri yapıyoruz bizim insanlarımız biz engellere başka gözle bakıyorlar bakışları sanki ineliyordu bizi yüreğimiz çok yanıyordu bazen düşünce alıyordu biz ne yaptıkta bunlar böyle bakıyor bize evet sevgili insanlarımız bu yazıyı yazarken çok düşünmedim yaşananları yazdım neleryaşanıyor neleri tüketiyoruz neleri israf ettiklerimizi anlatım
..
evet, benim hastahanemin şi'rini kimseler nereden bilecekler
o, kalbimin en derininde bir oymacı ustadır, ustadır.
ve ağabeyisidir başka yerlerden sabah ile gelmiş
ve tıraşlı ve takım elbiseli ve köylü hasta yakınlarının
bilmeyen ve anlamayan ve yersiz ve yurtsuz tedirginliklerinin.
13.03.2015, 09:49
..
Hayat güzel çaba iken
Tatlı zahmet koşar iken
Zaman zaman batan diken
Ağrı niye acı niye
Hastalıkla gidiş niye
Tatsız tuzsuz ilaçlarla
Zevksiz süren ömür niye
..
Gidiyorsun gemide son kez el sallıyorsun
Beni hasta halimde böyle bırakıyorsun
Asıl ilacım sensin şifa bekliyordum senden
Çiçeklerle birlikte atıyorum saatımı arkandan denize
Gereği yok şifanın ne senden ne emden...
..
Çamlı belden esti rüzgar böğrüme,
Hasta oldum geldi doktor derdime,
Baktı ter akmakta benden terliyim,
Kızdı birden,sonra der dir yat zıbar.
Fâilâtün/ Fâilâtün/ Fâ’ilün
..
Hasta düştüm kimsem gelmez
Halimi hatırımı sormaz
Hasta oldum gözüm görmez
Ne haldeyim ne haldeyim
Oğlum kızım beni bakmaz
İyi olan burda yatmaz
Oğlum beni niçin bakmaz
Ne haldeyim ne haldeyim
Hasta oldum elim tutmaz
Doktorlar beni iyi etmez
Yatma ile bu gün bitmez
Ne haldeyim ne haldeyim
Söyleyin oğluma gelsin
Annesi saçını yolsun
Kızım durmasın gelsin
Ne haldeyim ne haldeyim
Yaşımı sorarsan altmış
Gençlik bizden gitmiş
Bir de baktım ömür bitmiş
Ne haldeyim ne haldeyim
Gel gör beni ne hal oldum
Çaresiz dertleri buldum
Her zaman ağladım ne zaman güldüm
Ne haldeyim ne haldeyim
Hastalandım bir gün gülmem
Bu derdime ilaç bulmam
Çekiyorum niçin ölmem
Ne haldeyim ne haldeyim
..
Ego,sendikalıdır. Eyleme geçirir, yetkinleşirtirir, seni istendiklere götürür. Bu, dünyada en fazla üyesi olan sendikadır ego…Herkes dolaylı, dolaysız üyesi, eylemcisi, mitingcisidir.
-Her duygu bir eylemdir, her eylem yeniden yeni duygulara salar bizi.
Özümüzün ilahi çekirdeği atmaktadır… Kendimizi bulduğumuz zamanla, kendimize bulamadığımız zamanların atlasındayız aslında.
-Her insan, bilinç öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılır.Egonun eyleme başladığı günden itibaren itibarımız şekil bulur.Biz, davranışlarımızın toplamıyız. Her olumlu, olumsuz davranış karakter atlasımızın rengidir.Olumlu iletiler ehil egolara teslim olurken,negatifler hastalıklı ego olarak içimizde kalır. Onları doyurma zamanla olmayınca içimizdeki çocuk aç kalır, hayatımızın her aşamasında karşımıza çıkar.
Oysa evrensel ve mutlak programlarla yüklü dünyamız var.Gerçek olanı verince bilinçliğe ulaşmak daha kolay olur.Bu bilincin farkında olmayış farklı bir karaktere sığışmış bir insan yaratır. Anne-baba; inanç, ilim, sosyal algı, ruhsal iletişim, içselleri doyurma etmenlerini bilmiyorsa, geleneksellere çocuk yetiştirmişse ego haritasında mutlaka yakılmış, hastalıklı egolara teslim edilmiş şehirler vardır.Bir insanın içi bir devlet gibidir.Her duygunun bir şehri vardır.Bu şehirlerin hepsi sosyal ve modern şehir değilse ego sorunlarımız, bilinçaltı kirliliği, gibi içsellik kirliliği sürer.
..