Şiir; edebiyatın en nazlı çocuğudur
Saçlarını tararken, canını acıtmayın.
Hasretin şiiri
Hasret nedir bilirmisin şairim
Biliyorsan yaz!..
Aşığın hasretten çatlayan ciğerlerine rağmen
Yele vermeye kıyamadığı zarıyla sarıp sarmaladigi aziz kokusunu yaz
İçindeki hevesleri hayalinde nasıl büyüttüğünü
Her şeyi unutsa bile aklının tavan arasında bir korsan sandığında kurduğu her hayali nasıl gizlediğini yaz...
Bu gece hiç bir şey yazma hasretten gayri
Sen hasreti yaz şair! yaz ki;
Göğe ulaşsın dizelerin! vuslata kapı aralansın meleklerin dillerindeki niyazlarla ...
Akşam olunca kuşların yalpa kanat, karıncaların koşar adım yuvalarının yollarını tutarken, aşığın dağ meltemi ile inbatını yitirmiş lodos arasında nasıl savrulduğunu yaz
Gün boyu mağrur gezen yüreğin, akşam alacasında
Yarin gelmeyişi ile birlikte boynunu kırıp, gözlerden nasıl özür dilediğini yaz
Her gece ay suyun aynasında saçlarını tararken huşu içinde, aşığın bir kuyuya yüzü koyun nasıl düştüğünü yaz
Sevmek hükümyle nevruz ateşinde her an nasıl yandığını anlat
Yaz şairim hiç durma
Yüreğini vur masaya
Vur ki kavuşamayan tüm deli aşıkların türkülerine ses olsun
Ulaşsın ahrazlar yurduna
"Ellerin mektubu gelmiş okunurken", aşığın yüreğine sokulan hançeri yaz şairim
Açılan yaraya fotoğraftan alınmış bir çift gözü nasıl bastığını ve nasıl sardığını hint kumaşıyla
yarasının kabuğunu nasıl okşadığını da unutma
Yaz işte şairim
Satır başlarında baba harflerle yarin ismini
Satır aralarına beklemekten kuruyan kanı, kırılan canı yaz
Bir kavuşma sahnesi iliştir ve noktala
Yaz şair canı cehenneme sürükleyen HASRETİ; büyük harflerle yaz bu gece.
Ah şairim
Bu gece yazacaksan hasreti yaz sadece..
kana karışan Ağuyu; yürekten kaleme, kalemden kağıda akıt şiir olsun acıya en sadık haliyle..
Şiir olsun her kelam ulaşsın yaralı yüreklere merhem niyetine.
Yol gözleyen bakışları yaz şairim
Nasıl gezinirler yerle gök arasında
Nasıl irkilir yürek, uzaktan geçen her gölge kırılmasıyla
Yaz işte şairim satır satır
mısra mısra hasreti işle bu gece tüm suskun aşıkların yerine
Yaz şairim
Aşığın bir hasret nöbetinde
Sabrını çentikleyen saatin tik takları eşliğinde, her lahsa ilmek ilmek hayattan nasıl söküldüğünü yaz
Gecenin guvertesinde bir kuytuya çekilip gözlerini kapatarak yarin resmini karşısındaki duvara çizen aşığın tebessümünü yaz önce
Kaybolur korkusuyla saatlerce gözlerini açmadığını da ekle sonra..
Sabrının son kalesi yıkılmasın diye tuttuğu nefesle nasıl tükendiğini!
Beklerken şahlanan heyecanı kırıklığında canında duyduğu cıt sesini ve yere yığılırken bile ah etmemek için dudağını ısırıp nasıl sükut kaldığını yaz..
Sevgiliye ithafen dinlediği
şarkıların zihinde bıraktığı sesiz çığlıkları, içine içine nasıl attığını yaz
Umuda kanat çırpan kuşların hüsranla kırılan kanatlarını da yaz şairim unutma...
Yaz şairim
Eğer yazacaksan, hasreti yaz bu gece.
Önce düşüncelerin yorulduğunu anlat
Ardından ağlamaların..
Sonra beklemelerin
En son sabır yorulsa dahi
bir dağı sırtında taşımış kadar yorgun olan aşığın, sevdasının gücüyle,
Nasıl bir mızrak gibi ayakta durduğunu
Ve
Bin yıldır deltada beklemiş nehir gibi
Kendi içine akarken dahi yitirmediği coşkusunu anlat, bir sevda diliyle..
kendi cıkmazında, yüreğini af edecek gücü büyütmeye çalıştıkça, unutmamak için
Bir kaşık suyla çıkardığı fırtınalarda nasıl boğulduğunu anlat..
Usunda çıkan orman yangınlarını gözyaşıyla yıkayıp yüreğini serinletmek isterken nasıl çırpındığını ekle
Ve eline anka kuşunun kanadı değmişcesine küllerinden yeniden doğup sevdasına nasıl koştuğunu da yaz unutma...
Çünkü hasret; aşkla yürünen yollarda yetişen, sarmaşık çiçeğidir..
Nimet Öner
16 Aralık 2017 kadıköy..... istanbul...
..
Kayıt Tarihi : 9.5.2025 14:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!