HASRETİN KISKACINDA
Bazen serin bir meltemsin, güneyden esip gönlüme vuran
İhtişamınla, aşıklar burcu gibi hayalimde duran
Yosun tutmuş ıslak taş duvarların kasveti gibi
Öyle bir sevdasın ki, dizelerimin ruhunu saran.
Kaç şehir, kaç sokak, kaç mihenk geçtim nafile
Seni unutmak için boşa yordum kendimi
Bihabersin, hislerim Şam'dan gelen kafile
Zihnimdeki beyaz atlara vuramadım mantık bendini.
Gölgesinde tanıştığımız limandaki incir ağacı
Yârin esamesi olmayan varlığın zehirden acı
Sigaramın kıvrak dumanına üfler gibi usulca
Rüyamda fısıldasam kulağına satırları ustaca
Hayal mürekkebiyle çizdiğim yelkovan dağılır
Vakitsiz kurduğun zemberekli saatin akrebi kırılır.
Dağ başı yalnızlığı sarar ruhumu her gün yeniden
Sevda bahçesi, ıssızlığın kahrıyla solar hasretinden
Olmayışında, yalnızlığım zil zurna sarhoş olur
En soyut hislerle konuşur kalem, dillerim susar.
Gün aydınlığında gece çöker üstüme birden
Muazzam bir hayal çıkar gelir ta yüreğimden
Derken ruhumu tatlı bir sevda sarar bir tanem
Kulağına fısıldasam dizelerin esrarını her gece
Isırgan sözlerindeki sesler, olur mu balmumu hece?
mstfatabay
Kayıt Tarihi : 21.10.2024 23:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Suskun Kalem adlı şiir kitabımdan