Kar fırtınaları sarmışken her yanı
Karanlık zifiri burcunda, şimşekler korku nöbetinde
Gaz lambası ışığında ısınır yürekler
Doğum sancısında bir kadın gebe
Yanı başında ihtiyar ebe
Doğacak bir umut beklenir her sancıda
Dışarıda üşür baba
Utanır sevdiğinin acısını paylaşmaya
Oysa içinde volkanlar patlar
Ve beklenen umut
Fırtınadan kalan sessizliği yırtarcasına
Masum bir bebek ağlayışı dolduruyordu
Ve Nûpelda kara bir günde merhaba diyordu,
Kapkara dünyanın kör gözüne.
Ah Nûpelda, talihsiz çocuk
Doğdun, ülken ateşler içinde
Geceler korkuyu, gündüzler yasağı öğretiyordu
Ve büyüdün.
Çocuk yaşta adam çilesi çektiğin
Ayaz soğukluğu kızıla boyardı yanaklarını
Rüzgârlar alırdı saçlarını
Ve de tertemiz yarınlarını.
Kara önlük kara hayatın tacı
Yeşil lastiğin umudun rengini taşır köyden
Yamalıdır önlüğün, yamalıdır umutların
Gülünür sana, utanırsın
Oysa seni bahar kelebekleri bile anlayamaz.
Okulda siyah, fabrikada mavi önlük
Tarlaların tuzlu terli kadını
Ekmeğin namus bekçisi
Seni sevmişim, seni yüreğimde saklamışım.
Rüzgâr karanfil yavrusu saçlarını dağıtır
Bir zemheriye tutulur aşkın
Gülün diken acısı olur her an yaşamak
Ve rahmet yağmurlarına karışır yaşların
Yıkılan ev değil, bin gonca gül yürek
Vurulan, yolunu kaybetmiş serçe kuşu değil
Bin can, bin ağıttır.
Hangi kirli el dokunabilir ki sana
Kurşun sıkılsa bedenine
Utanır senden ateş, su, toprak, hava
Yedi iklim, on iki burç
Bir başına ağıtsın yiğitlerin gönlünde
Bir başına sevdasın yüreklerde.
Baharın yedi rengi gelmiş ülkeme
Kızıl toprak yılların yorgunu
Hürriyet, bir kuş olur dağlarımda
Uçarken kanadından vurulan
Dayanmaz olur, çocuk yüreği taşır bu sineler
El vurmakla çürüdü bu dizler, bu umutlar
Sonra coğrafyam oldu alınlarımız
Derin hatlar, derin acılar
Ve derin ağlamalara yol oldu ceylan bakışımız.
Ah Nûpelda, acıların büyüttüğü çocuk
Yüreğin mayın tarlası, yüreğin aşk yuvası
Ah Nûpelda, hasretin ağıtlar yakılası
Dört bir yanında kan izleri
Dört bir yanında ihanet lekeleri
Soğuk namlu, kör zindan hatırası
Bu lalelerin sümbül sümbül açması
Yürek sancım, Nûpeldam
Seni bahar çiçekleri bile anlayamaz
Benim seni anladığım kadar.
Mezopotamya, kurak sahrada yitik sevdaların ocağı
Bir öfke kurbanı bu canlar
Bir serseri kurşun sıcaklığı bu kanlar
Hançer yarmış ki bu yüreği, ölümden öte
Yaşamak zor, yaşamak insancasına
Yaşamak ülkemde hürriyet çığlıkları
Kara topraklarda açlığı hissetmek
Ve ölen her insanın acısıyla toprağa ağlamak.
Ah Nûpelda sevdiğim
Dokundukça gözyaşlarına ağlamak tutar beni
Seni idam sehpalarının kör gözüne vurur
Alnımı toprağa her koyuşta
Dört mevsim yedi iklimde buluşurduk.
Ah Nûpelda, köle pazarlarının umut satıcısı
Ve sen yaralı kuş
Bir gün seninde destanın söylenir
Bir gün umut şafağı senide sarar
Ve aydınlığa çıkar karanlık yolların.
Keklik sürüsü avcı hattında
Ve ben şair, yüreği güvercin saflığında
Kahpelik yazmaz kitabımızda
Kaç defa vuruldukta
Vurmayı öğrenemedik kalleşçe sırtlardan.
Hep yarınlara umut ektik çorak topraklara
Sonra paylaşmayı öğrendik hüzünleri
Nûpelda’nın yanağındaki her gözyaşında.
Paylaşmayı öğrendik, kavga meydanlarında,
Seher vakti buyruk ölümleri,
Yaz sonrası kışları,
Kurşun sonrası sıcaklığı,
Yağmur sonrası ağlamayı...
Ah Nûpeldam, yürek belam
Sen ağlarken türküler ağlardı
Laleler, sümbüller, nergisler ağlardı.
Dudaklarında isyan şiirleri
Dudaklarında ölüm şerbeti
Ah Nûpelda, umudum, ülkemin kod adı
Kadınlar bilirim yüreği kor ateş içinde,
Boş beşiğe ağıt yakan.
Çocuklar bilirim umudu yarınların.
Dost bilirim giderken ağlayan.
Ah Nûpelda bir gün sende ağıtsız karşılayacaksın sabahı
Fidanlarımız yeşerecek
Bin yıllık bir kavganın
Kanlı sokaklarında.
Ah Nûpelda, sevdam, çocuklarımın annesi
Acıların büyüttüğü ana
Sevdam, künyemde yürek belam
İnan ki seni kimse anlayamaz
Benim seni anladığım kadar
Ah Nûpeldam bir parçam
Yüreğimdeki aşkın kod adı.
Kayıt Tarihi : 6.10.2023 23:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir kızın doğumu ile başlayan şiir, sevdiği insanla evleninceye kadar ki süreci anlatan bir şiir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!