Kırmızı yanaklar bembeyaz teni
Ürkek çıkardı yavaştan merdiveni
Fakirim alamam sana güzel elbiseni
Aldırma hakikat mutlu edemem seni
Öyle gamlı bülbülüm ki akar sessizce göz yaşım
Nafile kulağım kapıda gözlerim kirişte
Bekledim sabah akşam gönlümün girişinde
Edirne de misin Karsta mı yurdun hangi köşesinde.
Bulmaktayım seni eski bir vapur iskelesinde
Hatırlar mısın uzun kararlı bir bakış atardın
Mevlam seni ne güzel kul eylemiş
İsmin dillere yabancı eylemiş
Hakikat şu ki sen bir meleksin belli
Suretin insan yüzüne tasvir eylemiş
Yolcular bir bir dolduruyor koltukları
İmalı bi mekan her birinin gözleri
Ne düşünüyorlar kimi arıyor şehirleri
Yorgun biçare ruhlar kum ve kan yolları
Uzadıkça uzar ağaçlar dizi dizi
Ne hüzünlü bulutlar kurtarır seni
Ne eski köşkün bahçesindeki ceviz gölgesi
Ne de acınası ses duvarındaki birikmiş
bıkkın ve yorgun bekleyişler.
Issız bir deniz feneri içten içe yanmakta
Her gece yalnızlığı sırtlanır sana içerdim
Toprağa uzanmış yıldızlar semada sallanmakta
Rüzgar esintisi kokunu getirir ah çekerdim
Şarabımın kızılını kıskanır sanki ufuklar
Sıradan insanlar elleriyle gözlerini kaparlar ve güneşi göstermezler kendilerine bazı seçkin değerlikişilerde bulutolurlar tüm kente şehiri mahrum eder güneşten ama hiçbir insanoğlu ay olamaz.Ay tüm dünyayı karanlığa boşar ve ve herşeyin yaratıcısı Allaha şükürler olsunki yarınlarımız aydınlık
Yüzün hala o malum çiçek deydi
Şarkımızda sağdın beraberimde
Kalbim ki hala hasret içindeydi
Gök masmavi gözleri baharımda
Gölgeleri bile sevmez gecelerim
Işığın olmadığı yerde parıldayan ayımdı
Sultanım cennetinde şarap misali günahtı
Sevincimi perçinleme gül misali yarımdı
Bülbüle hasret solmaya gör olsun sana ahtı
Garip gönlüm bilmem ne ister gülden
Dost kardeş yine seni tanırım ezelden
Sularda çırpınırsasına sorasın Yunustan
Nefsine uyma bak rahmet yağıyor nurdan
Sol yanım da tren olur günahlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!