Önce gözlerimi çıkarıyorum yuvalarından
Misketi kuyudan alır gibi çocukken
Körebe oynar gibi
Ruhuna kaynıyorum bir amanın
Öğreniyorum görmeyi
Zaman Aşımından Muaf Aşkımız
Aradan yıllar geçti unutsak deme bana
Düşün zaman aşımından hep muaftı aşkımız
Öyle bir mutluluğu seninle yaşadım ben
İzahı zor güller açar kaldırımlarda
Şahmerdanlık yüreğime serili
Efkar zakkumlanır
Fuzuli gazelince hüküm sürmez sevdalar
Gülzarlar çöle döner
Akşamlar gelir ya günah kadar şuh
Müzmin hüzünlerle girer gerdeğe
Bir de gönül teline hatıra değe
Şarkılar hüzzama kayar ansızın
İçimi bir başka yakar ah sızın
Eylülden kasıma ulaşan sokaklar
Hüznü ezbere durur son yaprağın peşinden
Parkalarına sığınmış delikanlıların gözlerinde buğulanır İlk aşk
Leylalar çekilir ufuktan şairler işsiz kalır
Zencefil kokan sokaklarda griple garip arasında
Gel ey firarisi hikâyemin, sükûtu maceramın
Çantanda yıllarım olsun el değmemiş sensizlikten
Peşinden sürüklenir gelir semtimize uğramamış baharlar biliyorum
Biliyorum sağlanır gölgesinde verem büyüyen bu hikâye
Ne çoklarım oldu yokluğunda ey yar ne çoklarım
Kefenleri ruha sunar mektuplar
Bir düş düşer denizlere aniden
Yedeksiz ümitler elimden giden
Göçebe kederler mesken eyledi
Yine gönlüm yıkık, ah gönlüm kırık
Ayna Tarifine Arif Gerekmez
Bahardan geçti ömrüm
Gün yirmi dört saatti, sevda yirmi dört
Şiir ikliminde demirliydi gönlüm
Kirlenmiş nehirleri yıka gözlerinde
Bir sabinin kundağından yansıyan
Mavileri ekle seherlerime
Bir nehri alıp gelince sen
Sana varırım ayrılık biter
Nefes alır tüm zamanlarım
Bir şairin kefenine cep dikilir
Yarım kalmış bir şiir koymak için
Yalnızlığımın sen yanına güz dokununca
Bütün heykellerde donmuşluğumdan bir parça
Suskunluğumdan bir monolog dudaklarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!