Kendimi bir gölgede terk ettim
Kıldım bütün cenaze namazlarımı
Günahsız çıkacağım karşına
Döndüm geliyorum tüm semahlarımı
Tövbekar olsam, bıraksam birayı
İki kişiydiler
Yüzlerine güneş vurmuştu
Uzun uzun baktılar bahçedeki erik ağacına
Çiçekleri dökülmüştü
İki kişiydiler
Biri görmüştü.
Dünya gülüyor,
Dünya mutlu, dünya keyifli ve sevinçli,
Açılıyor ağızlar, açılıyor dudaklar.
Yüzler düşüveriyor birden.
Gencecik yüzler düşüveriyor,
Yaşlı yüzler düşüveriyor.
(Tanrı ile kavgamız var ilk günden beri. Yine de O'na kızamıyoruz. Çünkü birini alıyor toprak, birini koyuyor içimize.)
Şimdi O kıyıdan bakıyor bize
Gözleri sımsıkı kapanmış
Ama görüyor her birimizi
Onu unuttuk mu, yoksa anımsıyor muyuz yine
İşte geldi Yedigöller’e sonbahar
Küçük Bey kurdurdu masayı önüne
Bir yanda yanıyor mangal, için için
Gelsin sucuklar, etler, köfteler
Cızz diye yağları damlıyor ateşe
Hepsi de Küçük Bey için.
Ben seni kar yağarken gördüm
Elini camdan dışarı çıkarışını
Avucuna düşen karları yakalamaya çalışını
Unutmadım
Seni görmeden önce bakar kördüm
Eren Dede sana geldim
Yatır gönlün olsun diye
Sekiz aylık hamileyim
Kızım güzel olsun diye
Yedi tane oğlum oldu
Gördüm o orakçıyı, işinin başındaydı tarlada,
Kesip biçerek hasat yapıyordu hızlı adımlarla.
Günbatımının kızıllığı geçiyordu kara iskeletinin içinden,
Karanlıkta kim görse titrerdi kendisinden.
Tırpanın ışığını izliyordu geri çekilenler
Ve zafer kemerlerinin altından
Mektup Tanrıçası kim sence?
Kleio mu? Euterpe mi? Thalia mı?
Erato mu? Terpsikhore mi?
Urania mı yoksa Polymnia mı?
Ya da Kalliope mi?
Hayır hiç biri değil bence...
Bir anarşistin ensesinde patlayan rüzgarın
Sesiyle açtık gözlerimizi,
Çocukluğumuzda gizli, yarım kalmış
Bir masala uyandık.
Ey kardelenleri doğuran rüzgar!
Şimdi dimdik duruyorsak karşında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!