Hangi zamandı, hangi masaldı bilinmez
Beyaz atını bağlayıp ahıra
Süpürdü kulenin bütün merdivenlerini
Hamarat Prensti adı
Bir şarkı söyleyerek bağıra çağıra
Düşlüyordu geçmiş serüvenlerini
Kumlukta yılan yumurtası arayan
İki yalın ayak çocuktuk
Yıllar sonra kumların arasında
-Ne zaman gizlediğimizi unuttuğumuz-
Çocukluğumuzu bulduk.
1.
Senin için asılmayı isterim, dedi Kutlu
Yaşarken
Senin için yaşamayı isterim
Asılmaya giderken...
monolog:
bir yüz bile değildim o zaman,
bir yaraydım olsa olsa.
kabuklarını koparırdım hiç durmadan,
aylarca iyileşmezdim, kanardım.
Eylül -yani yüreğin- her zaman içinde
Eylül umuttur gözlerinde
Sevgidir belki: bir çocuğa yönelen
Bir balon resmidir zarfın üstündeki: sana gönderilen.
Aralık 1991 / Eskişehir
Mavi ispirtoyla geçti çocukluğum. Büyükannemin yaylı karyolasının altında sakladığı. Ve idareli kullanılan bir paket pamuk... on iki yaşıma kadar bitmeyen. Usumda bunlar kaldı en çok. Bir de, yara tozu dökülürken sünnet derime, utandığım yüzler.
Aralık 1993 / Eskişehir
Devrederken tutkular bir önceki geceden;
Siz her zamanki parkta, aynı bankta oturun.
Dilerseniz akşamdan bir duble içmiş olun,
Ya da bir şişe şarap yuvarlayın önceden.
Saatiniz durmuştur ben oraya gelmeden...
Üç renkli masanın ışığıyla uyuyan tambur. Yağmurun ıslattığı kanepede. Uzatmış ayağını çocukluğundan.
Aralık 1992 / Eskişehir
Bir eşkıya -belli ki sarhoş- bir sarhoşu vurmuştur
Aralayıp bakarsın perdeni
Bir bekçi nedensizce basmıştır evini
Kapında birkaç saat durmuştur
Saat on ikiyi çoktan vurmuştur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!