Ayrı dünyalardan gelip
kesişen yollara kurulan
bir köprüydü aşkımız…
Dersim’de görmüştüm
yıllar önce rüyasını.
Yürüyorum — yanımda sahte insanlar
yürüyorum hızlı adımlarla
sokaklar kıvrımlı — hem de dar
yürüyorum cansız kadınlarla
En dar sokaklara giriyorum
dip sularda üşüyordu ayaklarımız
nasırları — bir salyangozun ıslak ve ılık tenine benziyordu
gün günden
o salyangoz ki —
kabuğu kırılmasın diye bastığımızda üzerine
“Bir kimliğin sessiz izine; evvelden kalan bir ismin hâlâ taşıdığı duygulara…”
Bir çağ vardı,
altı harf,
iki hece;
birinin yüzüydü bir zamanlar,
kendimi bir gölgede terk ettim
kıldım bütün cenaze namazlarımı
günahsız çıkacağım karşına
döndüm geliyorum tüm semahlarımı
tövbekâr olsam — bıraksam birayı
iki kişiydiler
yüzlerine güneş vurmuştu
uzun uzun baktılar
bahçedeki erik ağacına
çiçekleri dökülmüştü
iki kişiydiler
tanrı ile kavgamız var — ilk günden beri
yine de kızamıyoruz ona
çünkü birini alıyor toprak
birini koyuyor içimize
şimdi o kıyıdan bakıyor bize
bir çocuk
masa lambasının altında uyuyor
gözleri geceden ıslak
gece — çocuktan yorgun
bir buğday düşüyor toprağa
İşte geldi Yedigöller’e sonbahar —
Küçük Bey kurdurdu masayı önüne
bir yanda yanıyor mangal — için için
gelsin sucuklar — etler — köfteler
cızz diye yağları damlıyor ateşe
hepsi de Küçük Bey için
(Bir Masal Değil)
Hangi zamandı — hangi masaldı bilinmez
beyaz atını bağlayıp ahıra
süpürdü kulenin bütün merdivenlerini
Hamarat Prensti adı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!