Islak kaldırımlarına aşina olduğum şehirler vardı
Pencereme vuran yağmurlar da yağdı
Rüzgarların oyuncağı olmuş tozlar da savrulurdu bir vakit
Soğuğu insanın içini dondururdu bazı şehirlerin
Sıcağı insanın beynini kaynatan şehirler gibi
Sonra yosun kokuları gelirdi
Demek gidiyorsun
Bir bahar mevsiminde
Bütün çiçekleri toplayıp eteğinde
Taze umutları savurup rüzgarlara
Tutunup taze bir aşkın dallarına
Düşünmüyor musun geride kalanları
Hasretin dokunur
Dokundukça yakar
İçimde bir kör düğüm var
Bir bakışın
Bir selamın çözer
Aşk dediğin şey
Dilek tarlasında
Akıttım son gözyaşımı
Bulutları örttüm üstüme
Gizlesin istedim
Gözyaşlarımı
Senin olmadığın yerde
Bu şehir boğuyor beni
Nefessiz kalıyorum
Sesim çıkmıyor
Haykırıyorum sessizce
Çıkıp gitmek istiyor yüreğim
Uzak illere
Şimdi yorgunum
Sonra gelirsin
Hem belki bahar da gelmiş olur
Çiçekler açar etrafımızda
Geçer yorgunluğum hayata
Yeniden umutlar yeşerir
Eskiden yollar vardı
Şu dağın eteğinden geçen
Yer yer dağın sırtına yönelen
Irmaklar akardı kenarından
Kuzular otlardı ya
Şu karşı dağın yamaçlarında
İçimde bir eylül fırtınası yine
Bir sahile öylece kendimi bırakasım geliyor
Esme diyorum deli rüzgar
Esme işte
Henüz yapacak işlerim var
Sabah yine kalkıp işe gidilecek
Ben sana geç kalmışım
Ben sana gelmeden
Yollarda kaybolmuşum
Ne fayda
Gelip geçmiş ömür
Kalıcı olmadığımız dünyada
Gidiyorum
Bir gece karanlığı vurmuş gökyüzüne
Yıldızlara perde çekmiş bulutlar
Senin gözlerin gibi
Alaca karanlıkta
Bir ışık vuruyor gözlerime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!