İsterdim üç kelime seçip,
Sevdayı şiirde yaşatmak.
Mısraları semaya saçıp,
Yağmur edip gönül ıslatmak.
İçim, dışım da olmuş hüzün,
Ay nurunu sel eder
Beyaz tende şua derya olur
Tar olur can heder
Canan muallakta hicran bulur
Gel der gönül el eder
Omuz kol kökten yorulur
Menekşe tarlasını ayaz vurmuştu
Ağıt rüzgar karışık yapraklar başka
Görmedin, beynimi esti savurdu
Hıçkırdım,sensiz kalacak dudağıma.
Derken... Mutluluk çöktü bir an
Oynadık kovalamaca
Bedeninne anlatamıyorsun değil mi?
Dinlemiyor seni.
Dilin tutuluyor,titriyorsun değil mi?
Gördüğünde beni.
Bende de aynı duygular,
Değil mi...?
Bak, yılların yorgunluğuna,
Dermansızlık bahçelerinde.
Tartmadı çimen, toprak ana,
Sanki çekecek derinlere.
Uzanmış kimsesiz titreyiş,
Satıldın yiğidim üç beş kuruşa,
Gömülmüş parmaklar berrak bakışa.
Sarmaşık misali medeni yamyam,
Doymaz gözü kana, canın su aşa.
Satılan makamın damga pulusun,
Katık lokma ekmeğe terk ettin,
Aç kalsak,kurusak olmaz mıydı?
Hüzünde gözyaşını dert ettin,
Ağlasak boğulsak olmaz mıydı?
Hasan Hüseyin Çetin
Dökülür nameler sazdan
Yaşlar gözden
Ayrılık hecesi dilden
Son dokunma yare
Ruhsuz bedenden
Yine semadan sesi ezan
Alaca sabah karasından
Burukluk çöker her bayramdan
Tadı yok eksik evvel olan
Bozuyor huşu hasreti yar
Duvarı dolanırken sarmaşık,
Huzur üfürürdü serin rüzgar.
Türkü söylerdi yaprağa yaprak,
Bahçede kuruyan dallar kalmış.
Dokununca elleri boyayan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!