kuruldu köy meydanına sandık
biz bahar geldi sandık
tututldu çetele
“olur mu? ” dedi,çaban sülo
'ben ne yaptım ki millete
madem tutulduk bu illete
dün sabah
Zonguldak’taydım
yerin dibindeydim
işçiler uykudaydı
şosede buldular cesedimi bu gece
Çocuktu,çocuk denecek yaştaydı,
geldiğinde bu kente.
Yeni terlemekteydi bıyıkları.
Okuma- yazmayı da yeni sökmüştü hani.
Bekar odalarından birine yerleşti önce,
bir de arkadaş bulmuştu yanına.
sen yürürdün kırlarda,
ben koşardım,
sen beyaz derdin siyaha
ben susardım öylece,
sen kırar dökerdin yüreğimi,
bense toplardım parça parça…
"Sen gidiyorsun,
Çok geçmeden canın çeker de geçersen
Aramızda uyuyan çayırları.
İçinden gülüyorsundur
anlatmalısın
gereksizliğini ağustos böceğinin,
yüceliğini karıncanın,
bir de kardeşliğini çocukların,
sana göre yoksul-varsıl
siyah-beyaz
aynaya baktım,
"-Bu ben miyim?
dedim,
"-Evet",
dedi aynadaki adam.
"Fakat",dedi.
Ağlamak gerek gelirken dünyaya,
ve de rahatsız etmek.
Elimizden alındığında oyuncağımız,
haykırmak gerek avaz avaz.
Yapışmak gerek anamızın göğsüne, bırakmadan sıkı sıkı,
su içmek gerek kana kana pınarlardan.
Gün gelecek,
Güneş her zamanki yerinden doğacak yine.
Yine yağmurlar yağacak baharda,
yemyeşil giysilerini giyecek ormanlar.
Gökyüzü hep mavi olacak,
mavi kalacak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!