Can damarlari asitle yunmus yikanmis altinlar sirmalayip gümüsler parlatarak zengin ve tükenmez servetlerin güc gösteris hirs heybet ihtiras sahibi olduguna sirilsiklam inanip aklini ve kalbini yalnizca buradan körelmis kamasmis lükse düskün tantanaya kapilmis söhrete tapinan ünvana kul-köle fiyakaligini cilalayip püskürtüp parlatmak icten bile degildir fakat insan olmak, insanda yasayip insanlikta devamlilik saglamak….? ? ? ? ? ?
Özünü ruhunu bedenini kimyasini kisiligini kökünü soyunu aklini vicdanini hissini hazzini duyumunu düsüncesini hakkini hukukunu irzini namusunu hevesini hassasiyetini gözü dönmüs gönlü kararmis her türlü parlak firildakliga evirip ceviren ahlak inanc fikir niyet tutum davranis bozukluguyla insan kalip, insanda yasayip, insanlikta devri tükenmeyen yasam devamliligi saglamak, olsa olsa TANRI katinda bütün sorgusuz sualsiz dokunulmazliklarla kendini insanligin tepesine oturtup her türlü haram talan zulüm gasp yikim yagma vurgun soygun tehdit korku linc hasar baski takip gözetim kusatma isgal igfal ahlaksizlik hukuksuzluk yetkililigini suc günah sabikalisi olmaktan cikartarak yasal ve kutsal saydiranlarin ölüm –zulüm yalan yaygaraciligidir.
Insanligi ne büyük yikintilar icinde debelenip calkalanirsa calkalansin hicbir duyuma hicbir sekilde özgür davranisli ve özgün iradeli duyarlilik göstermeyen ilgisiz sevgisiz saygisiz iliskisiz itibarsiz ALGI ve ALISKANLIK celatligi cerrahisinin kimi nasil nezaman nerde ne kadar uyusturup bayiltarak kendine kulkurban seciyorsa oraya sinirsiz ve kosulsuz itaatkarligi hak hukuk yol iman din toplum tapinak ve yasam alani bilip bellemek, eskidikce yenisinin yep yenisi ISA´lar arayip bulmaya cikan SANT FRANSISKUS derbederleri gibi kral tahtinda oturup TANRILASAN insan tipine münasip (vatikan tanrilariyla fikir yorup akil harmanlayan) mülayim müzakereleri manastirlanip müzelenecektir.
Bu eskidikce korkunc derecede ve sapasaglam zehirleyici zirhlar icinde yepyeni haram talan isgal igfal istila bela salgin yagma aci zulüm iskence karanlik kesat fesat in cin cinayet cinnet nefret sinme susma süslü cilali boyali purpurlu giyinmis kussnmisliklarla dayali döseliTANRILAR krallayip parlatma arayisi, bozuldukca sapkinlasan akilsiz fikirsiz duyumsuz duyarsizligin en yogun öldürücü makinelesmesini silahlanip sanayilesrek her gittigi yere kin tohumlari eip ayri-gayriligin yikimlari altinda insanligin kökünü kurutmaya calisan HACLI SEFERCiLiGi´ni her savas sonrasi kalkanini komutanina gösteremezse yüzüne tükürülüp lagim cukurundaki pislikten daha asagilik gören YUNAN istilaciliginin insani cavarlastirma kökenlerinden zehirlenip ROMA ve BIZANS kurumlasmasindan huyunu suyunu yolunu hünerini bilip belleyip marifet sahipliligine eristi.
Inkalarin inancini kültürünü yerini yurdunu kimsiz kimsesize kirimdan ve iyimdan gecirerek agirligina akil vicdan bozduklari altinlarini okyanusun firtinali gemilerine ambarlayip ISPANYA kiliselerinin dibini tavanini cilalayip badanalayan (eskidikce TANRI parlakligi ganimetleyen) yagmacilik, bu niyetlerden yolunu yönünü aklini niyetini gafil avladigi talan ve tecavüzlere bozmus kaliteli katilligin kendi kafasina göre insan meydan alan güc irade iktidar ve TANRI uydurup ayarlayan icat isidir.
Ne ilginctir ki…Emeviyi kemirip bitirip Ispanya yarimadasinin ENGiZiSYON gelinceye kadar toplumunun dinmez susmaz sorunlari üstüne mabet ve saray yapip sefasini süsleyen ENDÜLÜS`ler, sanki herseyi kendi bildigi güc ve gösterislilige göre ayar eden ayni yolun bir baska yolcusudur..
EGiTiM ve ÖGRETiM `i günlük hayatin her yerinde her an aldigi nefes yutkundugu ekmek ve su kadar yasamin hukuka hakka evgiye sadelige hosgörüye paylasima kültüre birlige dirlige ilime fedakarliga özgürlüge ve özgür iradelilige dayandiginin ehil, etkin, yetki, emektar bilgeligi oldugu esasini silip süpürerek….
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta