Caddenin yamacında oturmuşken,
Öğle vakti bir bankta,
Rüzgar yüzümü okşar gibiydi...
Aklımdan geçenleri tam olarak çözememiştim.
Suskun bir dudak, garip bir bakış,
Bizim kentimiz uzaktı, çok uzak...
Nehirler geçerdi sokak aralarından,
Kaçınılmaz bir yağmuru vardı, tutardı aniden,
Sırılsıklam bir yazı vardı, üşütmeden yağardı,
Nehirlere karışıp giderdi öylece...
Sana dair ne şiirler yazdım
Hiçbirini okutmadım...
Ne şarkılar söyledim unutulan o günlere,
Dönüşü olmayacak gidişlere.
Herşey değişti senden sonra,
İnsan aşık olduğunu nasıl anlar,
Nasıl birşeydir aşk,
Nasıl bir tutkudur.
Aşk sonsuzluk gibi birşeyse,
Nasıl ayrılık olabiliyor,
Hayat yaşamaya değer aslında,
Bir çocuğun gülüşü gibi,
Masum bir sevgin olacak...
Ağlarken gözyaşların nedensiz akacak.
Resimlere bakarken içinden duygu değil,
Yüzünden tebessüm akacak.
Ne varsa hayat adına dünya üzerinde,
Sadece hayalden sayılan varlık onlar.
Yürüyerek tükettiğin yollar bile,
Birgün sana bir emanetmiş gibi geri dönecektir.
Yaşamaya çalıştığın şu kederli dünya da,
Soğuk ve karanlık sokakların şairiyim ben,
Her geceye ay olur, volkan olur, her okuduğum da,
Bir alev sıcaklığına dönüşür şiirlerim.
Kısmeti olur soğuktan titreyenlerin,
Aydınlığa hasret kalanların.
Akşam olunca giderim ben,
Kalmam gündüzün aydınlığına,
Elime alırım gitarımı,
Notalarla çizerim yolumu.
Akşamı beklerken yorgun düşsemde,
Sensiz asla olmadı olmayacak,
Senin yerin hiçbir zaman dolmayacak,
Yüreğimdeki bu hasret bitmeyecek,
Yıllar geçse de bu gönül senden geçmeyecek.
Ayrılık zor gelse de,
Ağlamak gerekir bazen,
Aşk acısı olmasa bile.
Bazen de gülmek gerekir,
Hayat ne kadar acı verse bile.
Ömür ne zaman biteceğini bilmeden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!