Küçüğüm neyleyeyim şimdi sensiz?
Dünya kuyu, ben bir Yusuf, çağresiz,
Ağlarım kimse duymaz, sessiz sessiz.
Beklerim kervanım olup gel diye.
Esir etti beni bir küçük şehir,
Günler geçti görmedim o güneşi,
Hasret topak topak aşımda zehir.
bulamam ki şimdi dostu, kardeşi.
Gaipten duyulur titreyen bir ses.
Adın bende çığlık gibi bir nefes,
Yokluğu tüm kelimelere kafes,
İnleyen, kurumuş bir neye döndüm.
Ölünmez mi içten tek bir bakışa?
Geceler anlamsız, günler ızdırap,
Yediğim ekmek alev, suyum kezzap,
Gözler sonsuz bir boşluk, sözler azap,
Ne bıraktın ardında dönde bir bak.
Dağlarım ıpıssız, yollar yolcusuz,
Gör beni,
Gözlerinin gördüğü gibi,
Görmek istediğin gibi gör,
Ölümle yaşam arasındaki yolcu gibi.
Çiçeklerin gölgesinde,günüşin aydınlığında gör.
Beni sende gör,
Ey abdal gönül sabret biraz!
Gün gelip bitecek bu hasret.
Gelinliğiyle gelince bembeyaz,
Elleri ellerime değecek elbet.
Bakınca o güzel gözlerine,
Dudaklarım kımıldamadan duy beni,
Konuşmadan, konuşamadan sev.
İşit gözlerimin gözlerine fısıldadığı sözleri,
Ve gözlerimden anla konuşamadığım kelimeleri.
Ellerim uzanmadan çek ellerini,
Akşam kızıllığı düşer ya şehrin saçlarına,
Beliklerinde kırmızı kurdele gibi…
Şair olmak isterdim seneler evvelinde.
Lambanın yanındaki kağıtlara mısra mısra,
Anlatmak isterdim kora dönmüşleri,
Söndürmek isterdim parşömen kenarlarında.
-Ağabeyinden M. Saide-
Yine seni görür oldum düşlerimde,
Saçlarını okşadım bir ağabey şefkatiyle,
Doya doya baktım zeytin karası gözlerine,
Oyunlar oynadık birlikte;
Sen kaçtın,
İndir beni arabacı ilk durakta,
Yorulunca atların dur konakta,
Islansam da yağan bu sağanakta;
Korkma, sönmez bu yangın arabacı.
Bahar vardı arabaya binmeden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!