Ben ayşe kadının suya giderken
Omuzlarının heybetini gördüm
Kosayla buğdayları biçerken
Nasılda şiştiğini boynunun mehmed’in
Ölüm bir balçık gibi sarınca beni
Göğsümü zorlar tabut çivileri
Parçalar zehir soluyan ciğerlerimi
Çırpınıp duran son bir nefes
Domurlanırken iri terler çıkık damarlarımda
Pis bir küf tadı çiğnerim ağzımda
Yeşil deniz
Yeşil deniz
Dalların yeni gelin
Kolların ince filiz
Al beni benden
Şu susmayan içimden
Sen bana yaptıklarını bilemezsin
Seni düşünmek depremdir içimde
Kelimeler dudaklarına konan kelebek
Duruşun yüreğime damlayan kandır
Ölümsüz bir aşkla sevmek seni
Hayatın hazzına erdiğim andır
Montrö kapısından çıkarken
Deniz gelir aklına
Kaldırımlar ıslaktır biraz
Biraz da yağmur yağıyordur
Sevgi yoluna dönmelisin
Belki bir şiir büyüyordur göğsünde
1987 Temmuz Ayvalık
Berrak adımlarla yürürdüm
İnce sıcak kumlarda
Hep mavi saçlı bir kız
Deniz gibi rüyalarıma sokulur
Bileklerim ipince
Gözlerinde kırık hüzün resimleri
Bu sabah İstanbul’la uyandım
Kim bilir nerden öğrendin adımı
Seni sevdim kan rengine boyandım
Bir andı yüreğim durdu
TUTKU
Ufuğa yaslanmış karanlık devin bağrında
Kızıl bir gonca patlar usulca
Hafif bir müzik başlar sisli sabahta
Mırıltılı dualar yükselir kuytulardan
Mavi bir çizgi bölüp ormanı
Hava buz gibi
Toprak ıslak
Aylardan kış mesela şubat
Kapanmışım yine kendi lodosuma
Rüzgarlar süpürmüş dik yamaçlarımı
Kurt dumanı çökmüş göz bebeklerime
Uzak ormanların büyüsü sarar beni
Yüreğimde akislenir
Gözümde canlanan hatıra
Bahçe kapısında yemeğe çağırır annem
İğde ağaçlarımdaki tahta evimden
Başımı çıkarırım dünyaya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!