Harman günlüğü Şiiri - Muharrem Akman

Muharrem Akman
676

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Harman günlüğü

Ömründe eline orak almayan domuzdamı ustası madenci Alirıza usta bu sefer acele etmek zorundaydı. Hanımı Fadimenin lan adam elini ayağını kesersin, şurda ocağa gitmeye üç gün galdı demesine rağmen, tarlada buğdayın kalmaması için tüm gayretiyle orak ile buğday başaklarını kökünden kesip avuç içi ne kadar tutabilirse kesip yere bırakıyordu. Fadime kocasının bu hızına şaşırmış,"adam bundan sonra tallaları ikicüğümüz biçüverüz eferin sana" deyip beraber orak sallamaya başladılar büyük oğlu henüz On iki yaşında diğer üç çocuğu da birer ikişer yaş ara ile doğmuşlardı. Evyanda nineleri ve dedelerinin olması onların çocukları için endişe ettirmiyorlardı. Evleri ayrı olmasına rağmen tarlalar bölünmediği için kardeşleri ile tüm işleri beraber yapıyorlardı . Küçük kardeşi Fuat ile Maden ocaklarında ayrı aylara denk gelen A ve B guruplarında çalıştıkları için, köyde iş yapacak birisi kalıyordu. Biçtiği buğdayları yarın sabah gün ışığı doğmadan gelip önce gem yapıp sonra gemler ile Demet bağlayıp tarlanın bir köşesine yığdıktan sonrası harmana taşınacaktı.
Sabah serinliğinde mandalara öküz arabasını koşup doğru tarlanın kenarına yığdıkları demetleri çekmek için hanımı ile gün ışığı ile güne merhaba dediler. Güneş batmadan kimseye dur durak yoktu. Mandaların ipini alıp çekmeye başlayan Alirıza, hanımı Fadime'nin arkasından gelip gelmediğine bakmadan haydi ho deyip mandaları ile yürümeye başladı. Fadime gelin sayata indiğinde, kümesin kapısını açıp tavukları serbest bıraktı önlerine iki çanak kadar fiy arpa mısır buğday karışımı olarak hazırladıkları yemlerinden yem attı, tavukların hepsi birden kırk yıllık kıtlıktan çıkmış gibi yem yiyorlardı, gözüne kestirdiği çilli horozu ve ala tavuğu elırza'sının ocağa çalışmaya gideceği aşama kesmeyi düşündü. Tavuklardan sonra damın kapısını açıp, iki İneği ve üç buzağıyı iplerini çözüp dışarıya bıraktıktan sonra, damı kürümek için damın içindeki buzağı yerine dayanmış küreği ve süpürgeyi alıp kemreyi temekten dışarı atıp temegi giyotin metoduyla yapılan tahtasını aşağıya cekererek kapattı. Damın kapısının tırkızlayarak sayat kapısına doğru giderken alabaş ve karabaşın yalı aklına geldi sayat merdivenlerini çıkıp akşamdan hazırladığı yalı ocakbaşından tenekeyi sayata indirip iki köpeğe pay etti. Dışarıya çıktığında evinin önünde bekleyen hayvanları sağmalık olan tarlaların yönüne doğru kovdu. Kendi kendine ne kadar çok geç kalmışım diyerek hızlı adımlarla uzun açmaya doğru yürüdü. Gec kaldım dedi icinden, ama ne yapabilirdi ki. Buraya yürüme 3 saatlik mesafeden gelin gelmişti.
Geldiğinden beri ancak üç beş defa ana evine gidebilmiş, babası senede dini bayramların en az birinde kendisini ziyaret eder düğünlerde tanıdık olsun olmasın bu fırsatı kaçırmaz kardeşlerinden birini ikisini yanına alarak bir gece yanlarında misafir olurdu. Yeni yetişen delikanlı olan kardeşi nahat sırtına palto falan giymeden gelir çorabın parçasına bir paket uçlu sigara koyar ayak ayak üzerine atarak sigaranın etraftan görünmesine çok sevindirdi. Cebinde ucu sivritilmiş bir demir parçası olduğunu biliyor, bu aleti genellikle tıhan sapından kendileri imal ederlerdi. Beze sarılı ve dışarıdan görülecek şekilde belinin arka kısmında kemerine takıp dolaşırlardı. Ailesi gözünde tütmeye başladı, silkilip Uzun Açma'daki demetler aklına geldi, Kocasının çoktan demetleri arabaya yüklemeye başlamış olduğunu biliyordu. Adımları sıkılaştırmaya başladı yol boyu samanlıklar bostanların yanından geçerken karşıki mahalleden birbirlerini karşılıklı sevip saygı duyduğu Cemile ablası ile durmuş ağası Bostanda bir şeyler yapıyorlardı onlara seslendi karşılıklı konuştular. Uzun açmaya vardığında kocası mandalları kağnıdan çözmüş. Tarlanın kenarına birbirine bitişik şekilde bağlamış önlerine biraz buğday sapı atmış, arabanın neredeyse tamamını demetleri yüklemişti, arabanın yanına kadar geldiğinde "adam geç kaldım evyandan çıkamadım" dediğinde zaten etrafında uslu başlı adam olarak tanınan hayat arkadaşı Alirıza "olsun sen şuraya otur dinlen". Arabayı yükleyince demetleri arabaya bağlarken urganı makaranin içinden geçirirken yardım edersin. İşin en zor olanı arabayı aktarmadan harmana getirmekti , mezarlık yandan inerken arabanın arka dingiline binme elinle tutabildigin kadar tut yıkılırsa yıkılsın araba, bak Niyazi Ağa'min hanımı Zekiye aba iki üç aydır yatıya evde, niyazi uşak öküzleri zaptedememiş aşaşa eneken, öküzlerin ipini bırakıp yan tarafa zor atmış kendini. Zekiye abla dingile bindiği için kendini yere atınca her tarafı ezilmiş yara bere içinde kalmış.
Bu yıl buğday ektikleri tarlaların buğdayını biçip harmanın kenarına beş tane yığın yığmışlardı. Sabah olduğunda maden ocağına gitmesine iki gün kaldığı aklına geldi , bir gününü de harmanın otunu güzelce temizleyip harman yüzeyinde oluşan çukurları topraklarla doldurup bu iş için dizayn edilmiş iki yanında el tutacağı olan 3o cm kuturunda 50 cm uzunluğunda bir ağaç ile harmanın çukur yerlerine dökülen toprağı döverek, harmanın tesviyesini bitirdi. Harmanın içi evlerimizin içi gibi tertemiz olmuştu. Harmanın sınırının bittiği yerin bir iki metre uzağında genellikle bayır tarafa yapılan samanlığın kapısını açıp içindeki lazım olacak malzemeleri dışarı çıkardı. anasının oğul ben artık gocadım bana gele memede ufak köfün ördürüve deyince, ana artık iki gelinig iki kızın var saman taşıma dediysede ısrarlarına dayanamayıp kufeyi istediği büyüklükte ördürüp eve getirmişti. Anası bu küfe ile iki kere samanlıktan dama saman getirmemiş ve artık ev dışında bir iş yapamaz olmuştu. Samanlıktaki diyren yaba sıyırgu ne varsa toplayıp dışarı samanlığın kapısının önüne çıkardı. Samanlığın kenarında bir yıldır bekleyen düvenin dişlerini kontrol edip eksik dişlerini daha önceden almış oldukları çakmak taşı (düven taşı) ile tamamlamak için ecoğ lakaplı Hasan ağayı çağırıp değiştirlmeli dedi.
Sabahın ilk ışıklarıyla kalkıp maden ocağına gitmek için hazırlık yapmaya başladığı zaman anası çoktan uyanmış odalarına girmeye can atıyordu. Sofra hazır olur olmaz anası ile babasını sofraya buyur ettiler. Alirıza yerin altında çalışmaya giderken Fuat'ın yerin altındaki guruplu çalışma süresi bitmiş. Köyüne dönecekti. Anası her ay yaşadığı köye gelen oğlu için sevincini maden ocağına gidecek oğlunun için üzüntüsünü yaşayacaktı. Yazıdan kulağına ismini çağıran ses geldi. Elirıza usta biz mezelik yana gada gidegoyoz eylenme geç galmaylım!..

Muharrem Akman
Kayıt Tarihi : 5.4.2023 02:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Akman