harf harf duruyorsun alnımda öylece dur
şiirden ipekten bir yazın ortasında
bir çizgiyi anlatıyorsun hecelerle çiz
biz bütün kesişmelerin çıkmaz sokağıyız
dışarda kuşlar başka, aşk başka.
kıştan kalma bir şemsiye var şapkamızda
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Burası başka sayfa
nazlıdır bizim tayfa
hem küser barışırız
hep küser barışırız
yarışmaktır işimiz
şiir bizim aşımız
een güzel uğraşımız
güzel bir aş yiyince
çok zorlaşır hazmımız
husumeti bırakalım
şiir değil hasmımız.
Herkese yorum ilhamı nasip etsin Tanrım; bu bir ilk okul şiiridir...Nimet şair, pardon amatör şair namı diğer banya tungaya ait spontone bir karalama...Olmadı şimdi, yabancı kelime kullandım; oysa iatasyondan tutun da bir çoğumuzun gardolap diye Türkçeye çevirdiği gardropp gibi, daha ne çok kelime var alıştığımız ve günlük hayatta sık sık kullandığımız. Rop elbise demektir, gar da bilemiyorum istasyonu çağrıştırıyor...Günümüzün konusuyla alakalı mı? Tabiiki alakalı önce güzel türkçe yalın bir dil sonra edbiyat şiir vs.
bu kadar biilmişlik yeter, şimdi Naime hanıma teşekkür ederek başıyorum söze: şiiri ilk okuduğumda güzel şiir dedim ama bir kaç kez daha okuyup yorum yazacak veya yazmayacaktım karar veremedim...Şair hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, şimdi şiiri tekrar okuyup güzelmiş ya hu dersem kendimi riya yapmış gibi hissedecektim...Okumaya çok hevesli, okuyanı ilim bilim sahibi insanları çok takdir eden biri olarak; makamından dolayı değil yaşından dolayı da değil, içtimai durumundan felan da değil; gayretinden azminden dolayı asil bilge duruşundan adam gibi adam oluşundan ötürü saygı duyarım böyle insanlara; bu nedenle Naime hanıma teşekkürlerimi şaire saygılarımı sunuyorum. Diğerlerine mi herkese hayırlı Cumalar ve selamet dileklerimle güzel bir hafta sonu geçirmeleri nasip olsun diyorum...
Alın yazısına dokundurmuş şair. Harfler, çizgiler,hayatın ortak noktalarına. Şiirin iç ahengi dışında güzel olduğunu söyleyebilirim.
Naime Hanım,
Size saygı duyuyor, sözlerinizi önemsiyorum.
Gerçek edebiyat diye bir şey...
Vardır elbette, evet.
Gerçek edebiyatın yeri diye bir şey...
Yoktur.
Dün gece buraya bir sayfa uzunluğunda bir methiye yazdım kendim için. Kâğıt kokusunun içinden geliyorum dedim. Dergilerde yayınlanmış şiirlerimin altına falan dergide yayınlanmıştır diye yazmıyorum dedim. Kitaplarımı parayla bastırmıyorum, telif eserlerdir falan dedim,
Okudum okudum...
Kendimden utanıp sildim.
Benim gençliğim Ali Akbaş ağabeyimin şiir meclislerinde geçti. Karakoçlarla şiir muhabbetleri yaptım ben. Dergicilik diye bir şey var idiyse... Ben gördüm onu. Nihat Genç bilir benim kimlerle büyüdüğümü. Bu yüzden iyi şâirdir diye sayıyorum sanmayın sakın. Gerçek dergicilik var mıdır, ben ondan haberdar mı değil miyim onun üstüne basmak için söylüyorum bunları. Yeminle bunun için!
Şu veya bu şekilde, yine dün gece tepem attığında yaptığım şeyi yapmaya başlamış oldum yazarken...
Pekâlâ...
Sözü uzatmaya gerek yok.
Nasılsa devir bozuk, aç olan değil, mangırı olan tandırı yakar kuralı geçerli.
Ne demiştim başlarda:
Gerçek edebiyat diye bir şey, vardır, evet:
Adam gibi ilham alacak kadar antenleri açık şâirlerin kalbidir gerçek edebiyatın yeri.
Kâğıda yassıltıp kalıbını bassan, o kalıbın yüreğinde yoksa şiir, kâğıttaki resim benzese benzese Frankeştayn'a benzer...
Sonuç:
Param yok benim param!
Bana para versinler, dergi nedir, nasıl dergi çıkarılır yeni baştan öğreteyim Türkiye'ye!
Yerim ben onların gerçek edebiyatını :)))
Not: Kemal Abi hoş geldin. Valla seni kırdık diye yüreğim cız etmişti. Millete şizofren falan deme yalnız bak. Valla onlar için değil. Üstüme alınıyorum da. Benim için yap artık bu kadarını.
Mal peşinde değil sal peşindeyim,
Beni taşıyacak dal peşindeyim.
Ne kadar kaçarsan kaç güzel ölüm,
Yakalarım bir gün bal peşindeyim.
30.4.2010
Şiir mi? Bal kokusu alamadım fazla eğlenmeye gelmez.
Eyvallah.
evet şair,dışarıda her bir şey var da,içimiz başka!..
ateş yakmışım da tam ortama
kızıl kızıl akar alev
kızıl kızıl bakar gözlerim
kurda,kuşa,dışarıya...
dışarıda keyf çatar çakallar
kışları bahar olmuş
baharları bir başka...
sırtlarına kürk olmuşum ya
midelerine et,akıllarına aşk
benden iyi kim çıkar ki artık bahara!..
bak şair,bu son şiirimdir;(şiir sayma lütfen,dökülmedir)yorum da yazmayacağım artık! yazsam ne olacak,yazmasam ne olacak!..edebiyatın yok ki gözü,kulağı,eli,yordamı-yoklaması; ses vermez nasılsa!..gerçi yazdıklarımız da bişey değil; topu topu kul soluması!..zaten tanrı da duymamıştı bizi valla;edebiyat nasıl duysundu!..
neyse,dertlendirdin beni şair!..beğenmeyen beğenmesin varsın şiirini ama bana dokundu doğrusu!..ağzımı açmazdım yoksa,okur geçerdim...sen de geçer giderdin belleğimden..ama, öyle değil işte!..
'başka' değişin bile bir başka!..
'kesişmeyen sokaklar'dan geçişin de başka, başka!..
söylendim gittim;eyvallah!:)))))
herkese saygı ve selamlarımla...Tozan'da dahildir buna...
dışarda yağmur, dışarda ağaç, dışarda...
DIŞARDA HER ŞEY....biz yokuz.
anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;
akıl için son tavır saçlarını yolmak var...
N.F.K
Ben bu şiirden ve bu şiirin neden günün şiiri olduğunu anlayamadım.Anlayan varsa anlatsında öğrenelim bari.
İsteyen alınsın, isteyen oturup düşünsün ama 'gerçek edebiyat dünyası' diye bir şey var!
Tuhaf bir dille 'sübyan' diye adlandırılan kişi neredeyse 50 yaşında, Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üni. mezunu olup üniversitelerde hocalık yapmaktadır. Üstelik de sevilen, sayılan bir hocadır. Şair ve çevirmendir. Dilimize Victor Hugo, William Blake, D.H.Lawrence, Anatole France, Lord Byron, Phillipe Soupault, Baudelaire, Yeats, Oscar Wilde ve Tristan Tzara'dan pek çok eser kazandırmıştır.
Şiiri de güzelce bir şiir bence...
NOT: Bu arada bir düzeltme yapmak istiyorum. 'Sübyan' sözcüğü (aslı: sıbyân) Arapça kökenli olup 'çocuklar' anlamına gelir. Yani ÇOĞULDUR; tek kişi için kullanılmaz. ('Sabî'nin çoğuludur).
'Gerçek' edebiyat dünyasında edebiyatın gerçek emekçileri kadar dil yanlışları da ciddiye alınır!
Bir şiirle; nerede, ne zaman , hangi mevsimde, hangi iklimde buluştuğumuzun bir önemi var mıdır?
Hele bu ilk buluşma ise...
Başkalarının cevaplarını elbette bilemem ancak, 53 yaşında, hala türk filmlerinde pat diye ağlaması tutuveren ve bunu çocuklara belli etmemek için mutfağa çay doldurma bahanesine sığınan birisi için çok önemlidir bu...
İklimi önemli bulduğumu lise yıllarımdan biliyorum..iklimini bulunca kayalarda çam patlar demiştim çünkü
sözü çok uzatıyorsun diyen sese şu an içimde başka bir ses boşveeer.. uzuyorsa bırak uzasın diyor ..
mevzu şu efendim..
Sabah iş yerime doğru orman çiftliği boyunca yol alırken, arabada kolumu az biraz dışarı taşırabildiğim, sol yanımdaki camı sonuna kadar açabildim ve resmen baharı gelmiş artık Ankaraya diye mırıldandım..Hayvanat bahçesinde o yapmacık duran hayvan heykelleri bile bu defa ''gül dalında öten bülbüllerin'' hatırına pek sevimli gözüktüler..
Gül dalında öten bülbüller işyerime geldiğimde bu defa şiiri gül dalı bilip, üstüne yuva yaptılar..
Sanki,şu mayısa dudağı değmek üzere olan nisanın dudağında ''şiirden ipekten bir yazın ortasında'' ymışcasına öyle bir ötüyorlardı ki yüreklerinde ki'' çok bi sevmek, çok bi sevmek'' şeklindeki gülden ebruların, dağlanmış yaraların yangısına benzeyişini görmekten kaçınmak mümkün değildi..
Gül dalında öten bülbülün olsam
Ötsem yanık yanık gönlüne dolsam
Aşkını dilesem kalbimi sunsam
Ne olur uğruna sararıp solsam
Baharım çiçeğim güzelim sevgilim
Sar beni kollarına canım diyeyim
Türk Sanat Müziğinden söz ederken çok allegro denilmez belki ama diyorum gitsin işte..melihat gülses anlar nasılsa ne demek istediğimi...
Şiir de, içindeki şarkı da çok ''allegroydu''.... satiiyim damgalanmasını, yabancılara hizmet pahasına allegro diyerek...
tamam...tamam bitiyor işte
:)
yeşilköylü hidayet
traşı bitiriyor nihayet..
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta