Utanmadan haram lokma yutanlar
Şerefini üç kuruşa satanlar
Duymasa da Mısır'daki sultanlar
Haram saltanatı yıkılır elbet
Hortum saltanatı yıkılır elbet
Talan saltanatı yıkılır elbet
Duymasa da Ankara'da sultanlar
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kimi Vardır
Kimi vardır tapmış dünya malına
Kimi vardır ölüm gelmez aklına
Kimi vardır düşmüş bade barına
Ukba unutulmuş bilen varmıdır?
Kimi vardır afet ibret bilmezler
Kimi vardır yanlış yolda dönmezler
Kimi vardır yokluk nedir bilmezler
Mizan unutulmuş bilen varmıdır?
Kimi vardır aklı fikri havada
Kimi vardır aşı bulmaz tavada
Kimi vardır şato kurmuş ovada
Garip unutulmuş bilen varmıdır?
Kimi vardır sevap yapmakla yaşar
Kimi vardır tapmış şeytana şaşar
Kimi vardır yersiz haddini aşar
Sevgi saygı nerde bilen varmıdır?
Kimi vardır çile çeker tarumar
Kimi vardır bulmaz dostane bir yar
Kimi vardır zulme tahtını kurar
İnsanlık isyanda bilen varmıdır?
Mehmet Çelik Erses
Tebrikler koca dev tebrikler...Yıkıldı bile az kaldı kalanlar...
Biraz Tefekkür
İcatlar çıldırmış, asırlar bitmiş,
Neye gümandayız biraz tefekkür…
Kedi yavrulamış emziren itmiş,
Ahir zamandayız biraz tefekkür…
Fetvalar verilir televizyondan,
Verenler habersiz dinden imandan.
Bu da işarettir ahir zamandan,
Kurtla dumandayız biraz tefekkür…
Lüks olmuş namazlar, gürültü ezan,
Kendisi böğürür, sesi borazan,
Suç olmuş dürüstlük, adı da sazan,
Suda samandayız biraz tefekkür…
Diz çökmez miraca, gider ütüsü,
Okuyacak kızım, engel örtüsü,
Nefsinin uşağı, Şeytanın hası
Ahla âmândayız, biraz tefekkür…
Şebek gibi adam, oynar her dalda
Bir eli yağdadır, bir eli balda,
Çalmışlar ailece, dolaşır dilde,
Hasta dermandayız, biraz tefekkür…
Ömer’im düşündüm, boynumu büktüm,
Biraz sinirlendim biraz yaş döktüm,
Kör ettim Şeytanı mahsulü söktüm,
Haktan fermandayız biraz tefekkür…
Ömer Ekinci Micingirt
harika bir şiir kezapgönlüm beğenmesede (heralde yazılanlardan biraz gocunmuş) şarkıdan alındığı için biraz fazla hey var ama sözleri çok güzel inşallah haram saltanatı yıkılır yüreğine sağlık fatih bey
hey hey de hey hey bu siir hey hey, Uyan halkim uyutulan halkim, ben yazdim, sen oku tahtim...hey hey de hey hey, bu siir cok hey hey, bos laflarim cok halkim, edebiyatim sifirdi halkim, hey hey hey...how r u halkim?
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta