Düşkün-i âfâk-ı mağmûm, bî-şühûdet âb-ı dûd olur,
Yâd-ı nîr-i hüzn ü râh-ı hicrân arş-ı şâd olur.
Derd-i hüzünle dolmuş cân, perîşân-ı zâr olur,
Girift-i gurbet bağrı, mihnet çekse dâd olur.
Leylâhâ-yı lâl-i hicrân, hîç-i kûh-i nâdûn olur,
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem