Hanna'ya Mektuplar
Sen mektuplarını yolla, ben okurum vakit buldukça
varsayalım ki ucu görünmeyen bir zaman tünelindeyim ve sonunda sen varsın
bir hayli geçmiş zamanın yükü unutulmuş üzerimde
varsayalım ki yorgunum, epey yorgunum bu şehr-i İstanbul'da
ne karşıyakanın Üsküdar'ı umurumda, ne bu yakanın Beşiktaş'ı yanı başımda
Barbaros Bulvarı'nda düşürmüşüm aldığın köstekli saati
sanki eski zamanların ruhunu arıyor gibiyim Yıldız'da
ve sen en güzel vakitlerini yaşarken
akrep yelkovan kavgalı az ötede, çarşıda
sev hükümsüz saatleri, taş duvarlara yaz saniyeleri gönlünce, ben okurum gelip geçtikçe
semtin dar sokaklarında bekleme beni geç vakitte, durgunum
ileride bir düşe yazalım ki kaldırımların hoş sesini, dinleyelim birlikte
renkli ışıkların huzmesinde
çok eskiden vurgunum o şehr-i İstanbul'a...
daha ne kadar, nereye kadar sevebiliriz ki ayrılığı
yaz düşündüklerini Hanna, kışa çok var
ucu yanık mektuplarını bekliyorum hala
varsayalım ki is kaplamış yılları ve biz hasretliğin son açık rengindeyiz ve gökyüzü kapkara
sen gözlerini kapa, ben okurum
güvercin kanadında
kirpiklerin hecesiz mısra, elma yanakların kıpkırmızı bir heves ve dudakların yangın yeri, ürkekliğin mektupsuz, uzak bir sevda...
Bülent Öntaş
30.07.2024 - İstanbul
Kayıt Tarihi : 30.7.2024 23:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!